Suna oranınında ilerlemeye devam ederken ormanın her bir yerinde var olan anılarım teker teker ve tekrar bilincimde yer ediniyordu. Bu karmaşık ve anlaması zor his hiç eksilmeden devam ederken eskiden ustamla birlikte yaşadığım eskiden kulübenin bulunduğu alana bakmaya başladım. Artık tamamen boş bir alandı. Gözlerimi sıkıca yumduktan sonra sinirimin geçmesini sağlamak için derin bir nefes aldım.
Bir anda aklıma gelen ani bir düşünce ile toprağın altında bulunan bedenleri ve beden parçalarını hissetmeye çalıştım. Bir kaç kemik parçasına rastlayınca büyüm ile kemikleri canlandırarak küçük bir bilince sahip olmasına izin verdim. Bilinci ile ruhuna ulaşarak ruhunu yanıma çağırdım. Umarım güçlü bir ruha sahiptir ve daha önce yaşadığı şeyleri hatırlıyor olur. Ustama saldırırken ölen birisi olduğunu ummaktan başka çarem yok. Eğer öyleyse hatıralarından neler olduğunu anlamam çok zor olmayacak. En azından bu planın arkasında kimlerin olduğunu bulabileceğim. Gözlerimi kapatarak ruha odaklandım ruhun hatıraları tekrar canlanırken; Ruhun, acı dolu çığlıkları kulaklarıma müzik gibi hitap ediyordu. Adamın hatıralarında bulunan eksikler olsa bile saldıran insanların Klanımızın varlığından haberdar olduğunu anladım. Asıl amaçları ise klanın varisi yani bendim. Beni yok etmek istiyorlardı fakat nedenine hiç bir şekilde ulaşamıyorum. Ya adam bu bilgiye sahip değil yada hatıralarında bulunmuyor. Adamın ruhunda gezinmeye devam ederken gördüğüm görüntüler ile şaşkınlığa uğradım. Ustamın en Son savaştığı kişi bu adam. Ve ustamın bedeninde herhangi bir hasar bulunmamakta... bu demek oluyor ki ustamın başına başka bir olay gelmediyse yaşamaya devam ediyor. Seni bulmak çok zor olacak gücün tahmin ettiğimden daha fazla ustam.
Büyük bir sevinç ve mutluluk ile daha önce eğitim gördüğüm akademiye ışınlandım. Müdürün binasının önünde dikilen muhafızlar ellerindeki kılıçlar tehdit edercesine tuttukları zaman gülümsemekle yetindim ardından üzerlerine doğru yürümeye devam ettim. İkisinden birisi öne çıkarak konuşacağı sırada parklarımı şıklatarak bayılmasına neden oldum. Diğer Muhafiz ise korku dolu gözlerle bana bakarken önümden çekilince tatminkar bir ifade ile gülümsedim. Sevgili müdürümün odasına kapıyı Çaldıktan sonra girdim.
Sadece saçlarından bir kaç tutam beyazlamıştı onun dışında tamamen aynı gözüküyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırcasına ben süzmeye başladı. Bir süre sonra gözlerinde beliren ışık ile gülümsedim. Heyecanla ayağa kalkarak bana doğru yaklaştı.
"Bir anda ortadan kayboldun Usta Yu nun Son isteğinde yerine getiremeyeceğimi düşünmeme neden oldun. Senin için ne kadar vicdan azabı çektiğimi bilemezsin. Yaşadığını bilmek güzel. "
Son cümlesi ile kaşlarımı çattım. Yalan söylüyordu. Peki neden? Gözlerimi sonuna kadar açarak gülümsedim. Ardından ağzımdan dökülen kelimelere engel olamadım.
"Buna eminmisiniz sevgili müdürüm? "
Gözlerinde beliren korku ve hafifçe titrek çıkan sesi ile konuştu.
"N-ne demek istiyorsun beni başka bir şey daha fazla mutlu edemezdi."
Tekrar tekrar yalan söylemeye devam ediyordu üzerine doğru yaklaşınca geriye doğru adın attı. Tam o anda hızla kulağına yaklaşarak fısıldadım;
"Bundan eminmisiniz sevgili Müdürcüm? Nedense yalan söylediğinizi seziyorum? "
Sözlerim ile bedeni titremeye başladı. Ağzından cevapları almak için her şeyin farkındaymışım gibi konuşuyorum fakat herhangi bir şekilde neden böyle davrandığını bilmiyorum. Gözleri sonuna kadar açılan müdür bir anda kahkaha atarak ağzına bir hap atarak kendisini öldürdü hersey yaklaşık iki saniye icinde gerçekleştiği için tepki verecek yada engelleyecek zamana bile sahip değildim. Ruhunu bedeninden çıkartarak ruhundaki hatıralara bakmaya başladım. Kaşlarımı çatarak tekrar baksam bile herhangi bir bilgi kırıntısı dahi bulamadım. Sanırım hafızasına bir çeşit mühür yerleştirdiler bunu yapabilecek bir büyücü tahminim göre sadece beşinci kıta ve üzerindeki diğer kıtalar da bulunuyor. İşler giderek daha fazla karmaşık bir hale geliyor her elde ettiğim ipucu başka sorunları da devamında getiriyor. Müdürün ruhunu masadan aldığım bir kalemin içine hapsettikten sonra yüzüğümün içerisine attım. Belki mührü kıracak bir büyüyü öğrenebilirim o zaman ruhunu tekrar arayacağım.
Sanırım bu kıtayı daha sonra yok edebilirim önceliğimi ustam hakkındaki gizemlere adamam gerekiyor. Altıncı ardından beşinci kıtaya gideceğim. Oldukça uzun ve tehlikelerle dolu bir yolculuğa adım atmam gerekiyor yanımda bir kaç kişiye ihtiyacım olacak beş numaralı kıtada tek başıma savaşmam zor olacak. Pia ve Zuzuyu yanıma almam yeterli olacaktır ne kadar fazla insan gelirse o kadar fazla enerji harcamam gerekecek.
Somurtarak yüzüğümden bir küre çıkarttım içine enerji depolanabilen bu küreler oldukça işlevsel.
Altıncı kıtaya portal açarak içerisine girdim. Gelirken kullandığım enerjinin yüzde biri ile geri dönebiliyorum bunun bir nedeni olmalı. Araştırmam gereken şeylerin arasına bunu da not ederek portalın içine adımımı attım.
Etrafıma odaklandığım sırada enerjisini emdiğim dağın tepesinde buldum kendimi etraftaki çürümüş hayvan ve bitkilerden dolayı oldukça kötü bir koku vardı ayrıca ormanda uğursuz bir aura dolanıyordu. Benim bile bir hastalık kapma ihtimalimin olduğu alanda daha fazla kalmamak için havaya yükselerek hızla Krallığın başkentine doğru uçuşa geçtim.
Yol üzerinde yıkılmış ve yağmalanmış köylerin üzerinden geçerken küçük bir insanın varlığı dikkatimi çekti bu derecede yıkımdan bir şekilde hayatta kalmayı başarmış... küçük bir ağaç kovuğundan gelen hıçkırık seslerine doğru adımladım benim yaklaşmamla sesler giderek azalmaya başladı. Galiba onu duymamam için kendisini susturuyor fakat etrafa yaydığı intikam aurası gökyüzündeki güneş gibi ortada. Ağacın tam önüne gelerek içeride bulunan çocuğa seslendim.
"Dışarıya çık."
Biraz duraksamadan sonra dışarıya çıkan çocuğa gözlerimi odakladım tahminen altı yaşında olmalı siyah saçları oldukça kısa kesilmişti ve yeşil gözleri yüzünden en çok dikkat çeken yerdi. Giydiği elbisede kan lekeleri bulunuyordu. Ve çoğu yeri yırtık veya yamalıydı.
Yüzüme güven veren bir gülümseme yerleştirerek tekrar konuştum.
" Merhaba küçük kız. Burda neler oldu neden saklanıyorsun?"
Beni dikkatle süzdükten sonra güvenilir olduğumu düşünmüş olacak ki konuştu."Ben bilmiyorum. Annem beni ağaca koyduktan sonra bir daha gelmedi ama ama geleceğini söylemişti. Annemi bul bana onu istiyorum."
Oh.! Galiba benim başlattığım savaş nedeniyle ailesi öldü açıkçası gururum okşandı. Elimi kızın başına götürerek anıları arasında annesinin görünüşünü buldum Ardından ölen insanlar arasında kızı yoluyla aurasına odaklanarak bedeninden kalanları araştırdım. Yakınlarda cesedi bulunmadığına göre ya çok uzakta yada hala hayatta ve başka bir yerde kızın hafızasında bulunduğu kasababın ismini öğrenerek kızı kucağıma alarak ilerledim.
![](https://img.wattpad.com/cover/75801016-288-k814687.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OXDERIA
FantasyPeşini bırakmayan hüzün duygusu ile başa çıkmak için uğraşan Matsuki olaylar denizinde git gide dibe doğru batmaya devam ederken yaşadığı maceraları anlatan bir kitap.