Sabaha kadar gözlerimi kapatsamda, uykunun kollarına bedenimi bırakamadım. Nedenini anlamadığım bir biçimde uykum gelmiyordu. Uykum gelmese dahi uyuyabilmem gerekirken bunu yapamıyorum. Dirilişimin ardından oluşan bir sorun olmalı. Benim için oldukça iyi. Geceleri de çalışma fırsatına erişmiş durumdayım. Kapının arkasında dikili bir biçimde duran iki bedeni farkedince istemsiz bir biçimde çattığım kaşlarımı normal haline getirerek hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım.
Kapıyı açmamla birlikte bakışları bana dönen iki kişi; ben sormadan açıklama girişiminde bulundu.
"Bizde sizin uyanmanızı bekliyorduk. Eğitim alacağınız yere götürmek için görevlendirildik."
Elimle ileriyi işaret etmemle ilerlemeye başladık. Şu bitki büyüsüne alışık değilim. Fakat istediğim gibi kontrol edebileceğimden eminim. Tek eksik birazcık hayal gücü.
Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile bazı yerlerinde fotoğraflarımın asılı olduğu koridorda ilerlemeye devam ettik. Bedenimdeki izlenme hissi ile beni izleyen kişiye odaklandım izleyen kişinin Pia olduğunu farkederek, hafifçe gülümsedim. Ardından muhafızlar dönerek;
"Koridorlarda gördüğüm fotoğraflardaki kişi kim? Sizin için önemli birisi olmalı ki bu kadar çok fotoğrafını koridorlara koymuşsunuz."
İkisinin yüzündede beliren hafif bir hüzün duygusunu fark etmemek imkansızdı. İkisi de birbirine bakış attıktan sonra konuştu.
"Fotoğraflarda gördüğün kişinin ismi Matsuki Suna. Okulumuzun Tek kurucusudur. Aynı zamanda ilk büyücülük okulu kuran kişidir. Ölümünün üzerinden on beş yıl geçmesine rağmen hiçbir öğrenci onu unutamamıştır. Onun anısını yaşatmak için yapabileceğimiz iki şey var. Birisi; büyücüler olarak zirve noktalara ullaşmak. İkincisi ise, kimi öldürürsek öldürelim son hamlemizi büyü yada elementlerden oluşan bir tırpan ile gerçekleştirmek. Tırpan onun kullandığı tek silahdı. Elbette asalar da buna dahildi fakat tırpanın onu en iyi anlatan silah olduğunu söylüyorlar. Bunun nedenini biz bilmiyoruz. "Oh... biraz fazla seviliyorum anlaşılan. Yüzüme yerleştirdiğim hüzün maskesini son ana kadar durdurmaya devam ettirme kararı alarak. Piaya doğru odaklandım. Dikkatle beni süzmeye devam etsede gözlerinden firar eden gözyaşlarına bakarken içimde nedensizce oluşan bir titreme ile eşlik ettim. Farkedilmemek için muhafızlara odaklanarak ilerlememi sürdürdüm.
Muhafızlar, daha önceye Nancye verdiğim çalışma odasının önüne getirdiler ardından kapıyı açarak içeriye saygılı ve özür diler bir ifade ile girdiler.
Nancy, daha muhafızlar konuşma fırsatı bulmadan ile ile onları kışkışladı. Ben ise yüzüme yerleştirdiğim masum bir ifade ile Nancye bakmaya başladım. Beni ilgiyle süzdükten sonra konuşmaya başladı.
"Neler yapabiliyorsun bir görelim. Birazdan seni arenaya ışınlayacağım. Orada bana yeteneklerini göstereceksin. Yapabileceğin her şeyi tek tek görmek istiyorum taki ben yeterli bulana kadar bunu yapacaksın. "
Başımla onaylamam ile kendimi arenada buldum. Boyut büyüsünü baya gelişturmişsin Nancy. Fakat eskisine oranla daha sert birisi olmuşsun.
Arenada hiçbir şey demeden tribünün olduğu kısma ilerledikten sonra altımda hızla filizlenen bir bitki beni taşıyabilecek kadar geniş bir platform oluşturdu. Adımımı bitkinin üzerine atmamla hızla yükselerek beni tribünün en tepesine taşıdı. Bitkinin üzerinden inmemle birlikte küçük yapraklara dönüşerek ortadan kayboldu.
Nancynin yüzündeki tatmin olmamış ifadeye bakarak gülümsedim. Elimle yanıma gelmesini işaret ettim.. kaşlarını çatarak yanıma gelsede ses. Çıkartmadan yanımda dikildi. Önümde bitkiden yuvarlak bir masa oluşturdum. Bir kaç el hareketi ile yavaşça masada filizlenen bitkilerden bir ormanın minyatür hali oluştu. Tamamen bitkiler ve ağaçlarla dolu olan ormana ilgisizce bakan Nancye arenayı iseret ettim. Elimi iki yana açarak. Daha hoş gözüksün diye konuştum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OXDERIA
FantasyPeşini bırakmayan hüzün duygusu ile başa çıkmak için uğraşan Matsuki olaylar denizinde git gide dibe doğru batmaya devam ederken yaşadığı maceraları anlatan bir kitap.