Zaman kavramını tam olarak anlayamasamda çok hızlı geçtiği kesin.
Geçirdiğim beş aya yakın bir zaman dilimi içerisinde olabilecek eb iyi şekilde güçlendiğime eminim. Tahmini olarak iyi ay içinde ustamın gelip beni aldıktan sonra gideceğimiz. Canavarların bulunduğu alan hakkında tahminlerde bulunurken düşüncelerimin arasından beni söküp alan bir ses ile gerçekliğe geri döndüm.
"Matsuki şimdiye kadar yaptığımız eğitim tahminimden daha iyi, eğlenceli oldu.... Fakat benimde ilgilenmem gereken işler var. Bu hafta içinde okuldan ayrılacağım şu anki gücünle seninle aynı seviyede olan kişileri yenebilirsin lakin şimdiye kadar geçirdiğimiz zaman içerisinde farkettim ki; kendi gücünü yüksekte görüyorsun kavrama yeteneğin gerçekten çok iyi fakat karşına çıkabilecek olan her rakibi senden daha güçlü olabilirmiş gibi gör en büyük açığın savunman bu dünya bilinmeyenlerle dolu karşına çıkan birisi seni hiç beklemediğin şekillerde bir abda yenebilir savunmayı hiç bir zaman bırakma. Söyleyecek sözlerim bu kadar okula girdiğimiz abda seninle olan ilişkimi keseceğim bunada hazırlıklı olsan iyi olur. Sadece kendine güven insanlar bu ana kadar kin ve nefretle yoğuruldular.
Ah bu arada umarım okulu bulursun"Son ana kadar ciddiyetini koruyan Querin son cümlesi ile olduğum yerde kaldım Queri izlerken yaptığı bir kaç el hareketiyle ortadan kayboldu.
Olayın şokunu anlattığım zaman somurtarak eve girdim....
Evdeki herseyi almış olduğunu görünce moralim iyice bozulsada kanatlarımı açarak oklun bulunduğu taraf olduğunu düşündüğüm yere doğru uçtum.
Yeşil renkli ağaçlar ve kahverengi toprağa bakarak ilerlerken Sol kanadımda hissettiğim acı ile dengemi kaybedip aşağı doğru düşmeye başladım düşüş anında kanadımda saplı bir şekilde duran ok ile iç güdülerim tehlike diye bağırırken altında karanlık elementi ile açtığım platform ile düşüşümü durdurdum fakat ani bir durma nedeniyle dengemi zor da olsa sağlayarak havada siyah renkli platformda ayağa kalktım. Dikkatli bir biçimde aşağıya ormanlık alana bakınca yaklaşık elli altmış kişinin bana doğru baktığını farketmem zor olmadı. Daha dikkatli bakınca asker olduğu belli olan adamlar emir beklercesine önlerinde duran kırmızı pelerinli kahverengi zırhlı adama doğru bakmaya başladılar adamın başı ile beni işaret etmesi ile askerler Oklarını bana doğru yönelttti. Yutkunduktan sonra anlamamalarını umarak kendimi görünmez bir hale getirerek ropel ile sağa doğru ışınlandım az önce bulunduğum noktaya oklar yağarken küçük bir hata ile kesin öleceğimden emin oldum.
Uzlaşmak amacıyla rüzgar elementi ile sesimi herkesin duyabileceği şekilde ayarlayarak konuşmaya başladım.
"Kıdemliler gitmeme izin verin herhangi bir kötü amaca sahip değilim yetişmem gereken bil okul var."
Umutla aşağıya bakarken omzumu tutan el ile arkama döndüm.
Az önce aşağıda duran liderleri olduğunu düşündüğüm adam bana bakarken görünmezliği devre dışı bıraktım.
Adam beni zaten görüyorsa buna gerek yoktu nede olsa.
Adam garip bir biçimde gülerek bana baktı, ardından konuşmaya başladı:
"Demek okula gideceksin. Bizler Omitra kanına mensup askerleriz talim için burdayız bunun için iyi bir talim kuklası olursun sanırım. Ahahahaah değilmi küçük bir çocuğa bakmamız lazım. Belki Enerji merkezini yok ederiz ardından köle olarak satarız beyaz saç ve pembe gözler kolay bulunmaz asillerin vereceği paranın hayali bile muhteşem. Haaa ne dersin velet."
Olaylar karşısında bacaklarım titremeye başladığı sırada omzumda hissettiğim yoğun fiziksel acı ile gözlerim kapandı.
Gözlerimi açtığım sırada oturur bir pozisyonda olduğumu farkettim son anlar zihnime bir anda hücum ederken kalkmaya çalıştığım zaman ellerim ve ayaklarım birbirine bağlı bedenim ise bir ağaca bağlı olduğunu anlamış oldum olacakları merakla beklerken bana yavaşça yaklaşan grubun liderini görünce tekrar uyuyor gibi davranmaya başladım önümdeki ayak sesi ile olacakları merakla beklemeye başladım.
"Uyanık olduğunu biliyorum. Beni boşuna uğraştırma. Ve o gözlerini ben oymadan önce aç."
Sözleri ile gözlerimi anında açarken adamın bir umut rüzgar elementine sahip olması düşüncesi ile ruh rüzgarı ile adama baktım.
Rüzgar elementine sahip olması ile korkum azalırken adamdan alacağım fiziksel savunma ile burdan rahatça çıkacağıma eminim.. sanırım.
Adama öncesine nazaran gözlerine bakarak konuşma yapmasını bekledim.
"Öncekine göre korkun azalmış. Fakat bu bir şeyi değiştirmez. Enerji merkezine veda etsen iyi olur."
Enerji merkezi neyin nesi ustamın dediğine göre enerjiyi bedenimizde toplarız bunun belli bir merkezimi var yani belki Kıtalararasında değişen tek şey seviye anlayışı ve teknikler değildir.
Yani bu kıtada enerji merkezi denilen yerde enerjiyi toluyorlar. Bu aptalın bunu bilmemesi ne acı.
Daha fazla beklemeye gerek kalmadığı için ruh rüzgarını adama uygulamaya başladım ne yaptığımı anlayamadan ruhu Parçalara ayrılırken son gördüğü gözlerin bana ait olduğundan emin olmuş oldum. Işık elementi ile Illizyon oluşturarak adamın cesedini görünmez bir hale getirdim ardından ışık ile adamın yansımasını yaparak askerin arasına gönderdim. Rüzgar ile havadaki titreşimler sayesinde sesini taklit ederek Illizyonu takip etmelerini ağladım. Bedenimi saran kum kalanını bıçak haline getirip beni bağlayan ipleri kestikten sonra uyuşmuş bacaklarımı umursamadan ayağa kalktım kendi etrafımada görünmezlik perdesini yerleştirip kanatlarımı açtım sol kanadımda duran ok yarası ile oflayarak kanatlarımı kapattım ardı ardına ropel kullanarak askerlerden uzaklaştım.
Yaklaşık iki saat sonra enerjim yüksek yenilenme hızına ramen tamamen tükendiği zaman olduğum yerde durarak en yüksek ve dalları fazla yaprakları geniş olan bir ağaca güçlükle tırmanarak en üste yakın aşağıdan bakınca gözükmediğine emin olduğum ağaca oturdum. Hızlı hızlı nefes alıp verirken nabzımı kontrol altına almak için derin ve yavaş nefesler almaya başladım normalde iki saat koşsam yorulmam lakin iki saat aralıksız ropel kullanmak aşırı fazla enerji yiyor ve yenilenen enerjim hızla gittiği için bedenime zarar veriyor. Yenilenen çok az bir enerji ile Sağ elimi bedenimde gezdirerek elimden çıkan yeşil ışıkla bedenimi iyileştirmeye başladım.
Vücudumda hissettiğim rahatlama hissi ile uyku hızla bedenimi ele geçirirken aşağıda küçük bir toprak parçasını kuma çevirip kumu ip şekline getirerek bedenimi ağaca bağladım kumu olabildiğince sıkı hale getirdim. Ardından kapanmak için direnen gözlerimi kapattım.
Gözlerimi tekrar açtığım zaman mor renklerin hakim olduğu odada gözlerimi açtım daha önce ustamın bulunduğu alana benzeyen yerde ilerlemeye başladım.
Ah bu şey biiii bir bir-
"Sakın bana bir asa deme ben kadim bir ruh silahıyım insanlar belirli bir olgunluğa ulaştığı zaman ruh silahına sahip olur tabi bu herkes için geçerli değildir. Bizleri yalnızca ruh elementine rahip olanlar kullanabilir yada başkalarının kendi ruh silahları kullanmasını sağlar bu arada benim gibi muhteşem bir asaya sahip olduğun için mutlu olman gerekir. Beni düşündüğün anda elinde olacağım büyülerini yüzde kırk oranında daha güçlü yaparken enerji harcamasını yarıya düşüreceğim beni elinde tuttuğun sürece bu etki geçerli olacak. Ayrıca sadece sana özel bir teknik vereceğim tekniği uyandığın zaman zihninde farkedeceksin beni kullanma iznini verdiğim için minnettar ol."
Bir anda gözlerimi gerçek dünyaya açarken elimde tuttuğum asaya baktım.
Asa mor bir renge sahipti mızrağı da anımsatsa sonuçta güçlü bir silaha sahip oldum görünüşü çok ta önemli değil. Aşağıdan gelen sesler ile kendi bedenimi görünmez yaparak aşağı indim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OXDERIA
FantasíaPeşini bırakmayan hüzün duygusu ile başa çıkmak için uğraşan Matsuki olaylar denizinde git gide dibe doğru batmaya devam ederken yaşadığı maceraları anlatan bir kitap.