Seçme şansı bırakmadan yanımdan ayrıldı kitap yığını yüzüğüme depoladım.
Yapmam gereken ilk şey daha güvenli en azından devamlı olarak yiyecek alabileceğim ve geceleri kalmak için bir han'a ihtiyacım var. Bunun için de Mavi Bulut şehrine gitmem gerekiyor ilk başta uygulamam gereken plan sadece birazcık aksadı. Fakat elde ettiğim şeye değdi. Daha önce sorulduğumuz yola çıktım ve şehrin olduğu tarafa doğru ağır adımlarla yürüdüm.
Bir kaç saat sonra bir kervan arkamdan gelirken durdurup kervan sahibi ile konuşmaya başladım.
"Merhabalar ben Mavi Bulut şehrine gidiyorum yolunuzun üzerinde ise beni bırakmanızı rica ediyorum."
" Senin gibi ne olduğu belirsiz birisini kervana genç efendinin güvenliği için alamayız. Fakat belirli bir ücret karşılığında depoda yolculuk edebilirsin."
Hain gülümsemesinden dolayı adamı öldürmek istesemde korumaları atlatmam kolay olmaz bir elmas çıkartıp adama uzattım.
"Bu yeterlimi ?"
"Yeterli "
En korumaya işaret verince en arkadaki arabaya bindim.
Böyle durumlara düşecek birisimiydim. Bir elmas bunun için aşırı fazla eminim efendisinin bundan haberi yok öyleyse haberi olmasını sağlarım. Tüm auramı salmaya başladım. Bir dakika içinde kervan durdu. Yanıma efendi dediğini adamın özel koruması olduğunu düşündüğüm adam geldi. Bana çatık kaşlarıyla bakarken;
" Burada ne işin var?"
" Beni Kervanın önünde duran adam bir elmas karşılığında kervana aldı fakat beni bu depoya tıkdı."
Adam iyice kaşlarını çatıp
"Beni takip et."
Tabiki peşinden gittim. Yüzüme masum çocuksu bir ifade yerleştirdim.
Beni başka bir odaya koydu burda cafcaflı elbiseler giyen sapsarı saçları yeşillin en açıp tonu olan gözleri ile beni süzen bir adam vardı.
"Seni kervanıma alan adam para istedi öyle mi?"
Heyecanlı bir biçimde kafamı salladım. Üzerimde duran pelerinden dolayı yüz ifadelerimin gözükmediğini yeni farkettim.
Pelerini üzerinden çıkartıp yanıma koydum.
Adam şüpheli gözlerle beni süzmeye başladı.
" Nereye gidiyorsun?"
"Mavi bulut şehrine."
Adam çenesini sıvazladı.
Bana dönüp bir şey demeden yolu izlemeye başladı. Dört saat sonra Mavi bulut şehrine geldiğimiz belirtti. Bende kervandan hoplayarak indim.Lanet olsun... burda çamurun ne işi var. Içerideki adam kahkaha atmaya başladı. Somurtup adama döndüm yaramaz bir şekilde güldüm adam;
"Hayır hayır hayır çocuk bunu yapa.."
Sözünü bitirmeden elime aldığım çamuru adamın yüzüne fırlattım. Bana inanamazlıkla dolu gözlerle bakarken gözleri şokla açıldı. Bu sefer ben kahkaha atmaya başladım özel koruması gelince kıkırdadı. Adam korumaya bakınca anında sustu. Bende yavaşça ordan uzaklaştığım.
Ormanlık alana en yakın olan hanın
Siyah yonca hanı olduğunu öğrendim. Orayı sonunda içeriye girdim masalarda oturup alkollü içecek içen adamlar bana döndü. Hoplaya zıplaya hanın sahibi olduğunu düşünğüm adama ileledim. Bana garip bir biçimde baktı. Adama
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OXDERIA
FantasyPeşini bırakmayan hüzün duygusu ile başa çıkmak için uğraşan Matsuki olaylar denizinde git gide dibe doğru batmaya devam ederken yaşadığı maceraları anlatan bir kitap.