Jimin'den Jazmyn'e tek bir şarkı kalmıştı...
Uzak ve belirsiz olan gölgen
Hala etrafımda dönüyor
O görüntüye gizlenmiş seni hala özlüyorum
Kaçıp kurtulamayan ben
Boşluğun içinde yankılanan ismin
Duyamadığım tek taraflı o sebep
Şimdi bile olsa eğer pişmansan
Artık geri dön bana
ㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇ
İsmim Jazmyn White Miller. Çok klişe bir giriş oldu farkındayım. Sizlerle paylaşmak istediğim mevzunun zaten kendisi bile klişe, aşk.
Aşkını arayan kalp, ağaçtan yeni kopmuş birer kimsesiz yaprak gibidir. Güçlü kuvveler, rüzgar tarafından doğru yönü buluncaya kadar savrulur. En sonunda uygun mekanı kendisi bile belleyemeden oraya doğru usulunca düşer.
Aşkına düşer.
Benim yuvasız yaprağımsa düşeceği yeri çok geç olmadan bellemişti.
Zehirli birine, yanlış birine.
Siyaha.
Beyaz yıldız diye adlandırdığı benin ve siyah kainatımın hikayesini dinlemeye, okumaya varmısınız?
O zaman önyargıların hedefi olan evrenimize hoşgeldiniz.
Fakat unutmayın, o beyaz kağıta damlayan siyah mürekkep değil de, tüm dünyanı sarmalayan siyah kainattı.
O... Park Jimin'di.
Bu uzun ve anlamsız hayatında etrafını en çok umursamayanlar diye bir liste olsaydı kesinlikle onun baş kahramanı Jazmyn olurdu. Belkide onun değişilemeyecek tek bir gerçeği buydu. Gerçi hayatındaki en önemli kişilerden birinin kaybını halen yaşayan kız içinse bu durum bir hayli normaldi. Umursamazlığının ne durumda olduğunuysa hayat farklı yönlerden yüzüne sertçe vuruyordu. Mesela katıldığı en son iş görüşmesinde yaşama nedeninin ne olduğu sorulduğunda, nedensizliği diye cevaplayarak görüşmesini mahv etmiş ve kovulduğu kapıyla uzun bir bakışma yaşamıştı.
Farklıydı.
Çünki farklı kişiliğe, ruha ve kalbe ev sahipliği ediyordu.
Okuduğu bir makalede yazıyordu ki, bu hayatta sadece insanların 13%'i tamamiyle şanssız olabiliyormuş. Ve galiba bu hüzün verici ağır kurşunlardan biri de ona isabet etmişdi.
Basit bir tercümandı fakat bir kaç yıl öncesine kadar bu sadeliğin bile hayatına renk kattığını savunur ve herşeye rağmen hayatla bir sevgi oyunu kurmaya çalışırdı. Şansının hep tuttuğunu söyleyerek kendisini mutlu etmeye çalışan Jazmyn, şimdiki haliyle kıyaslasa galiba kendi monopoly'sinde eğlendiğini geç bile olsa anlardı.
Ne kadar da acı verici.
" Hey balım, niye yüzün yine asık? Bana söylemediğin birşey mi var yoksa? "
Hayatına renk katan sıcakkanlı arkadaşı Cherry, belkide Jazmyn'nin halen tüm olanlara katlanma sebebiydi.
Şirkete adım attığı an belkide ortama yaydığı auranın ne durumda olduğunu belirleyen arkadaşı, merakına yenik düşerek ona sorusunu yönlendirmişti.
" Hayatımın mükemmelliklerini düşünerek yine kendimi yordum Cher. "
Yorgunluğu istem dışı olsa bile sesine yansıyan Jazmyn, çantasını masanın üzerine bırakarak arkadaşıyla bakışmaya başlamıştı. Yorgundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ Sadece son ☯
Fanfiction" Ruhunu karanlık gecelerin o çıkılmaz hapisanelerinden özgürlüğüne kavuşturan ben, neden sana ışığı armağan edemiyorum? " " Belkide... Belkide ışık sen olduğundandır. " ...