Katil...
Katil..
Katil.
Jimin'in tüm düşüncelerinde dolaşan tek söz bundan ibaretti. Gerçekten bir katil bu kadar mutluluğu hakk ediyor muydu?
Tabikide etmezdi.
Peki Jimin neden hala etrafındakileri karartmakta bu kadar kararlıydı? Değer miydi?
Beyazı diye adlandırdığı masumluk simvolunu karartmaya değer miydi? Bu kadar mı bencildi?
Zar zor yakaladığı kelebeği elinde bu kadar sıkı tutamazdı. Böyle bencillik yaparak onun hayatının elinden kayıp gitmesine izin veremezdi.
Jazmyn White onun uyuşturucusuydu. Varlığı ona zevk veriyordu, dünyadaki en güzel tatları tatdırıyordu.
Fakat bu bile anlıktı. Eninde sonunda kabullenmeliydi ki, mutluluk gibi beyazı da ona zarardı.
Min Yoongi haklıydı.
O bir katildi. Ama yanıldığı bir nokta vardı ki, Jazmyn'in yokluğu hariç hiç kimse Jimin'e ne cehennemi, ne de acını yaşata bilirdi.
Çünki Park siyah Jimin, cehennemin ta kendisiydi.
***********************************************
Jazmyn boğuluyordu. Ne kadar inkar ederse etsin bu bilinmemezlikler onu boğuyordu. O kabullenmişti, Jimin'i herşeyiyle kabullenerek sevmişti fakat neden bu sır perdesi bir türlü aralanamıyordu? Hep özel sahnelerde bile eninde sonunda o perde koruduğu bilinmemezlikten arınıyordu, fakat neden hayat hep onlardan bir şeyleri saklama gereksinimi duyuyordu ki?
Bir kaç dakika önce apar topar Jazmyn'e haber bile vermeden uzaklaşmıştı. Neden Jazmyn Jimin'in gidişini Namjoon'dan öğrenmeliydi ki?
" Tatlım, hadi ama boşver. Eminim önemli işi vardır. "
Jimin'in kokusu sinmiş yatağında oturarak hala düşünmekte olan Jazmyn'i bu düşüncelerden ayıran ses Cherry'di. Oysa tam anlamıyla onu bile duyamıyordu.
Beyaz perdesinin izin verdiği kadarıyla içeriye vuran ışık, yüzünü aydınlatıyordu.
Düşünceleri içini karartıyordu.
" Tamam, tamam. "
Ellerini kaldırarak sanki suçmuşsuz gibi ifade almıştı Jazmyn. Artık kendi kafasında kurduğu senaryoların peşinden gitmeği bırakmalıydı. Yatağından uzanmaktan bıkarak yerinde doğruldu ve hiçbir şey söylemeden gözlerini tekrardan pencereye dikti.
Sesi tüm odanı bürüyen telefon sesinin kimden geldiğini düşünemiyordu bile, kendininki olsaydı kalkıp almak için fazla üşengeçti bu dakikalar.
" Efendim, buyurun? "
Cherry cebinden telefonunu çıkartarak yüzündeki bıkmışlık ifadesiyle cevaplamıştı.
" Evet, Cherry Smith ve arkadaşım Jazmyn White. "
Jazmyn ismini duyar duymaz yerinden merakla kalkarak kulağını Cherry'nin telefonuna yaslamıştı.
" Tabiki olur. O zaman biz saat iki için geliyoruz. "
Arkadaşı göz alıcı gülümsemesini hattın diğer ucundakine hissettirmek istercesine gösteriyordu.
" İyi günler. "
Gülümseyerek ona bakan arkadaşının mimiklerinden pek bir şey anlamak mümkün olmadığından Cherry kendiliğiden dillendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ Sadece son ☯
Fanfiction" Ruhunu karanlık gecelerin o çıkılmaz hapisanelerinden özgürlüğüne kavuşturan ben, neden sana ışığı armağan edemiyorum? " " Belkide... Belkide ışık sen olduğundandır. " ...