Titreyen ayaklarına rağmen bir adım daha atmaya gayret etti. Şu an tamamen yalnızdı. Çünki o ruhunu, kalbini ve gerçek düşüncelerini bu mezarlık alanın dışında bırakmıştı.
Ruhunu gecelerin karanlığına teslim etmişti. Oysa ruhu bile siyaha boğulmuştu.
Yanından geçtiği her ağaca parmaklarını dokunduruyordu. Belki bu canlılar onun varlığını hissederek izlerini taşımaya razı olurdu?
Tuzlu gözyaşlarının bile yanaklarından damlamasını hissedemiyordu. Sadece yerini yeni öğrendiği yere doğru başı boş adımlarını atıyordu.
Ama birden durdu.
Yanındaki ağacın arkasına saklanarak karşısını izlemeye koyuldu. Yalnış görmüyordu.
Kim Kwang, Park Chang Min'in mezarının yanı başında oturarak konuşuyordu. Sanki halinden memnundu.
Kim Kwang'ın söylediği her söz yeni bir bıçak darbesi atıyordu kabuk kesmiş yaralarına. Ellerini yumruk haline getirerek sıkmaya başladı. Ağacın ona ne kadar zarar vermesi bile umrunda değildi. Kalbine gelen zararı belki fiziki yolla önleye bilirdi?
" Ve ben Kim Kwang, kızım Kim Jamzyn'i size teslim etmeyeceğim! Asla ve asla! "
Son duyduğu cümleyle daha fazla dayanamayarak öne atıldı.
İlk adımını attığı zaman ayakları altında ezilen yeni yaprakların sesi duyulmadı.
İkinci adımını diğerinin ardında koyduğu zaman deli gibi atan kalbinin ritmi duyulmadı.
Üçüncü adımı bu kara toprakta izini bıraktığı zaman karşısındaki adam hissetmedi.
Fakat tam arkasında dikildiği zaman adam arkaya dönerek şaşkınlık okunan gözleriyle tamamen siyah giyinen gence, özellikle korkusunun okunduğu gözlerine bakmaya başladı.
" Jimin? "
Adam karşısındaki gencin ismini dilinden döktüğü zaman yavaşca ayağa kalkarak onun tam karşısında dikilmişti.
" Burada ne arıyorsunuz? "
Jimin'in sert sesi az önceki korkan halini kendinde hiç yansıtmıyordu. Kim Kwangsa umursamadan yanından geçerek gitmeyi planlıyordu. Ve öylede yaptı, omzunu Jimin'inkine çarparak onu arkasında bıraktı, uzaklaşmaya başladı.
" Kim Kwang! "
Jimin'in sesini yüksek tonda söylemesiyle yerinde donup kalmıştı. Sadece arkasında bıraktığı genci tamamen dinleyip bu lanet olası mezarlığı terk edecekti.
" Jazmyn sana ait mi ki? "
Karanlık geceni süsleyen alay dolu sesi sayesinde Kim Kwang yumruklarını sıkarak kendisini frenlemeye çalıştı. Fakat bir kaç saniye sonra arkasını dönerek hızla gencin önündeki yerini aldı.
" Ben onun babasıyım! "
Bağırarak söylemesi üzerine Jimin hafif bir tebessüm etdi.
" Evet, sen onun yıllar sonra gördüğü babasısın. "
Adam karşısında duran gencin söylediğine kızarak tek parmağını sertce ve uyarırcasına Jimin'in omzuna vurdu.
" Abisinin katili olan sen mi bunu söylüyor? "
Yan ağız gülerek bunu söylemesi Jimin'i hem sarsmış hem de sinirlendirmişti.
" Taehyung'un katili ben değilim ve bunu sizde biliyorsunuz? Neden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ Sadece son ☯
Fiksi Penggemar" Ruhunu karanlık gecelerin o çıkılmaz hapisanelerinden özgürlüğüne kavuşturan ben, neden sana ışığı armağan edemiyorum? " " Belkide... Belkide ışık sen olduğundandır. " ...