☯ 54 ☯

249 36 8
                                    

Ağlıyordu. Sadece ve sadece ağlıyordu. Göz yaşları gelmekten bıkmayarak hala o parlak gözlerinden aşağıya doğru akıyordu.

Sadece kendileri vardı.

Yapmacık görüntünün arkasında gerçek ruhlarını, düşüncelerini saklamış bir kaç kişi istinaden sadece kendileri...

Başını etrafını göre bilmek için yana çevirdi.

Cherry...

Ellerini kendine dolayarak üşümesini hem engellemek, hem de aynı zamanda daha rahat içindekileri döke bilmek için ağlıyordu. Fakat o üşüyen bedenini ısıta bilirdi ama Jazmyn'in üşüyen kalbini kim ısıtacaktı?

Cherry'nin yanındaki Namjoon'a bakmak içler acısıydı.

Yere dizlerinin üstünde çökerek elinin altındaki uçurum kıyısında yerleşen tek tük çiçekleri kopartıyordu. Üstü başı kirli olmasına rağmen göz yaşı bile yüzündeki kiri temizleyemiyordu.

Siyahının zorluklara göğüs gererek sıkıca sardığı beyazını bu kirli düşüncelerden, insanlardan, en önemlisi dünyadan kim koruyacaktı?

Solundaki Seokjin diye daha yeni tanıdığı çocuk dudaklarının altında bir şeyler mırıldanarak ağlıyordu.

Ne olmuştu böyle?

Jazmynse...

O sadece ağlıyordu. Kaybettiği geleceği için sadece ağlıyordu.

Arkadan duyulan araba tekerliğinin sesi bu sessiz ortamda büyük yankı yaratmıştı. Herkes arkasına aynı anda dönerek kimin geldiğine baktıkları zaman güzel görünümlü bir arabadan inen orta yaşlardaki kişi dikkat çekmişti.

Bu kişi gözlerinde gözlük olduğundan ifadesi pek aydın seçilmese bile hızlı bir şekilde uçurumun kıyısında yere çökerek denize bakan ve ağlayan Namjoon'a doğru irelledi.

Gelir gelmez Namjoon'u yakalarından tutarak kaldırmış ve yüzüne bir yumruk geçirmişti.

Gözleri gözükmese bile orada parlayan öfke ateşi böyle bile belli oluyordu.

" Nerede o hm!? Yalan tüm bu haberler değil mi? Oğlum nerede!? "

Adamın daha fazla yumruk vurmasına izin vermeden Namjoon'un uzaktaki korumaları olaya el koymak istediler ama adamın yandaşları buna izin vermedi. Bunu gören Cherry öne atılarak adama engel olmaya çalıştı.

O oğlum mu demişti?

Jazmyn olaylara hiç bir tepki vermeyerek karşı tarafa bakıyordu.

Cherry engel olamasa bile deniyordu.

" Yapmayın! "

Sonunda ağlayarak bağıran Cherry olayların daha fazla büyümesine engel olmuştu. Namjoonsa adama sadece izin veriyordu.

" Oğlum nerede Namjoon? Neden ona gözkulak olamadın!? "

Adam gözündeki gözlüğü yere atarak kırmıştı. Jazmyn dikkatlice gözlerine bakmaya başlamıştı.

Oysa herşey su gibi aydındı.

Gözleri neredeyse aynıydı. Bu bay Parktı. Bir ay önce gördüğü o ilgisiz sima şimdi neden böyleydi?

" Oğlunuzun olduğunu...

Öksürerek yüzünü buruşturmuştu.

... Şimdi mi hatırladınız? "

Namjoon'un donuk yüzüne rağmen söylediği kan dondurucu lafın üzerine Cherry onlara engel olmayı bırakarak geriye sendelemişti.

Jiminle babasının arası bu kadar mı kötüydü? Bağlar bu kadar mı kırıktı?

Aslında Jamzyn'in anlamadığı birşey değildi ama babası gerçekten üzgün gözüküyordu.

Adam Namjoon'u bırakarak kendisini yere yıkmıştı.

" Beni affetmeden nasıl gider? "

Adamın güzel gözlerinden yere damlayan yaşları gören Jazmyn herşeye rağmen ona doğru gitti ve elini omuzlarına yerleştirerek güven verircesine sıktı.

Herne olursa olsun o siyahının babasıydı.

" Affedecektir o sizi... "

Jazmyn'in dediği üzerine adam başını kaldırarak gözleri gözükmeyen ama nerede olsa tanıyacağı güzel yüzü gördü.

Bu o kızdı.

" Gerçekten affeder mi? "

Adam burukca gülümsemişti.

" Elbette, sonucta siz onun babasısınız. "

Bunun üzerine adamın gözleri yeniden dolmuştu.

Sadece kan bağıyla babalık mı olurmuş?

Kan bağı olmayan ama oğlu gibi gördüğü kişini gerçek çocuğu gibi görerken, kendi kanından olan Jimin'i imha etmişti.

" Önce ilk oğlumu, sonraysa Jimin'i aldılar benden...

İsyan edermişcesine ağlıyordu.

... Çok kötü babayım değil mi? "

Adam hala ağlıyarak Jazmyn'e içini döküyordu.

Jazmyn'in aklına takılan soruysa, Jimin'in kardeşi mi vardı?

Namjoon uzaktan koruması gereken kızla konuşan iğrenç bedeni gördüğü zaman son hız oraya gitti ve Jazmyn'in kolundan tutarak onu adamdan uzakta tutmaya çalıştı.

" Ne yapıyorsun? "

Bunu adama karşı saygısızlık olarak algılayan Jazmyn onu arabaya doğru götüren gencin elini itmişti.

" Soru sorma Jazmyn sadece gel. "

Namjoon elini tekrardan tutarak sürüklediği zaman Jazmyn bağırmıştı.

" Bırak! "

Bunu gören Cherry büyük adımlarla yanlarına yaklaşarak olayı öğrenmeye çalıştı.

" Ne oluyor? "

Yüzündeki kızgın ve sorularla dolu ifadeni gören Namjoon daha da sinirlenmişti.

" Hemen benimle gelin! "

Cherry arkadaşının ifadesinden kötü hissetse bile onun kulağına sadece gitmelerini fısıldadı. Ve uzaktan da Seokjin geldiği zaman arabaya dördü de binerek uzaklaştı.

Arkalarındaki uzak mesafede arabasını park etmiş sinirden direksiyonu sıkarak elleri beyazlaşmış, ama olanlara rağmen yerinden kıpırdayamayan Kim Kwang'ı göremeyerek.

***********************************************

" Gidelim. "

Hiçbir tereddüt belirtmeyen sözü, ciddiyetiyle insanı delip geçerdi ama karşısındaki Cherry de aynı hünere sahip olduğundan ona tüm bu olanlar dokunmuyordu.

" Hem Seulde de güzel bir şekilde yaşarız değil mi? Ülkemize dönsek ne olacak sanki? "

Cherry emin olmak için bunu söylemişti ve karşısındaki kız da başını salladığı zaman ona sarıldı. Cherry Kwang'ın onlara sunduğu teklifi Jazmyn'e onaylamasını umut ederek söylemişti. Çünki Cherry adamı doğru düzgün araştırırsa, sırrını normal şekilde arkadaşını üzmeden ortaya çıkara bilirdi.

" Evet. Şirketle beraber gideriz. "

Cherry Jazmyn'den ayrılarak ona bakmaya başlamıştı.

" Yani yarın? "

" Yani yarın. "

Ne kadar üzülse bile boğazındaki yumruya rağmen söylemişti.

Bu kısa hayatına aniden kendini güzel rengini katan siyahı olmadan nasıl devam edecekti?

Söyle siyah...

Beyazın sen olmadan nasıl devam edecekti?

☯ Sadece son ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin