" Şans vermek güzel duygudur hiç bunu hissettin mi Jazmyn? Hatta birisine şans verince o yüzündeki sevinci, gözlerindeki parlaklığı görmek bir çok şeye değer. Sen gördün mü? "
Dünyada göre bileceği en şeffaf suyun üzerinde beyazlar içinde giyinerek duran annesi, tüm özlem duygularını kabartmıştı. Annesi bir melek edasıyla öylece durarken, elinin tekini ona doğru uzattı.
" Anne...
Kırılan ses tonu ona hiç yardımcı olamıyordu. Oysa daha konuşacak çok şeyleri vardı.
... kimden bahsettiğini söyle bana, lütfen. Başara bildiğim kadarıyla herkese şans vermeye çalışıyorum, hiç kimsenin umudunu kırmam, biliyorsun. "
Gözlerinden yaşları artık damlayalı çok olmuştu. Annesiyse melek gibi gülümseyerek kızını rahatlatmaya çalışıyordu.
" Prensesim, onu görememene neden olan şey, belkide karanlığın kendine has parlaklığının en büyük delili olan ve gözünü kolaylıkla kamaştıra bilecek, onu kısa süreliğine görmeni engelliyecek rengi. Cevabı en yakın zamanda bulacağına eminim. Unutma, en güçlü güçler karşı koya bilmeyeceğinlerdir. "
O güzel kadının silueti birden kaybolmuş ve yerini sadece akan suya bırakmıştı.
" Anne?! "
Gerçeklik ve hayal kavramı arasında sıkışıp kalmış bu kız, aniden yattığı yerden doğrularak ağlamaya başlamıştı. Annesinin ninni gibi çıkan sesi hala kulaklarındaydı.
Unutma, en güçlü güçler karşı koya bilmeyeceğinlerdir.
" Jazmyn? "
Odanın kapısını neredeyse kırarmışcasına açan Jack, endişeli bir yüz ifadesiyle içeriye girmişti. Jazmyn'in ağlamakta olan suratını görünce hemen yattağına oturarak kızı göğsüne çekti. Saçlarını okşayarak onu rahatmaya çalışıyordu.
" Geçti Jazmyn, bak ben buradayım sakinleş. "
Jazmyn o kadar zayıf durumdaydı ki, Jack'in onu böylesine sarmalamasına izin vermişti.
Annesi gerçekte olduğu gibi rüyasında da erkenden gitmişdi. Bu yaralarını o kadar çok deşiyordu ki, anlatılmazdı. Fakat birkaç dakikanın ardından Jazmyn'in hıçkırıklarına yeni bir ses kendisini dahil etmişti.
Kapı sesi.
Jimin kapıyı yavaşca açarak içeriye girmiş ve Jack'le Jazmyn'i öyle görünce gözlerindeki o parıltı yok olmuştu. Derin bir hayal kırıklığıyla omuzlarını düşürmüş, yüzünü istem dışı bile olsa asmıştı.
" Ş-Şey, kusura b-bakmayın böyle izinsiz daldığım için, üzgünüm. "
Aniden Jimin çıkıp gidince Jazmyn hemen odasında yerleşen banyoya doğru koşmuştu. Jimin'in gözlerinden okuduğu hayal kırıklığı kendi üzüntüsünü bile unutmasına sebep olmuştu.
Az önce neler olmuştu öyle?
ㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇ
" Aptal! "
Söylene söylene elindeki dosyaları düzenleyen Jimin, belkide dışarıdan bakılınca komik duruma düştüğü çoktan belli oluyordu.
" Ne diye odaya dalıyorsun ki?! "
Kendisini ne kadar önündeki dosyalara odaklamaya çalışsada olmuyordu. Utançtan kendisiyle vedalaşmak istediği o rezil anı unutamıyordu.
Ne yapacaktı?
Kendisini ona daha fazla bağlamamaya çalıştıkca o parlayan gözlerine daha da tutuluyor, tüm herşeyiyle Jazmyn'in müptelası oluyordu. Fakat kendisine hatırlatmadan duramıyordu ki, o gün geçtikce sevgisizleşen, acımasızlaşan ve aynı zamanda kalbi gibi kararan bir siyahtı.
Başını iki yana sallayarak düşüncelerinde tekrar eden o anı silmeye çalıştı. Evinin önüne yerleştirilen sandalyesine daha da kurulmuş ve masanın üzerinde duran yazılara kendisini odaklamaya çalışmıştı. Derin nefes almak için başını kaldırmıştı ki, ona doğru irelleyen bedenle kalp atışları değişmeye başlamıştı. Sanki dünyadan kestiği bağları yeniden canlanmıştı.
Göz rengiyle uyum sağlayan mavi sportiv takımla çok güzel gözüküyordu. Jazmyn, ev haliyle bile müthişti. O her haliyle mükemmeldi.
Jimin'se görmemiş gibi yaparak elindeki kalemi daha da sıkmaya ve bakışlarını yazıların üzeride gezdirmeye başladı.
" Jimin? "
Kız teredütte kalarak Jimin'in adının dilinden dökülmesine izin vermişti. Gencin yanına oturmakta kararsız kaldığından öylece masanın kenarında dikilmeye devam ediyordu. Gözleri kurumuş, kendisiyse önceki ruh halinden çıkmayı başarmıştı.
" Ne var Jazmyn? "
Soğuk çıkan sesi o kadar sertti ki, bu Jazmyn'in sadece uzaklaşmak istemesine sebep olmuştu.
" Şey, k-kararın hala aynıysa dışarı çıkalım mı? "
Jazmyn, sahip olduğu küçücük cesareti son damlasına kadar harcayarak Jimin'e doğru düşüncelerinde ilk adımını atmıştı. Gerginlikten yerinden kıpırdanmıyordu. Tüm dikkatiyse Jimin'deydi.
" Hayır...
Jazmyn'in gözlerinde kendini belirten hayal kırıklığının her saniyesini takip etti. Fakat öfkeliydi. Ama bu ne Jazmyn'e, ne de Jack'e karşıydı.
...gördüğün kadarıyla uğraşmam gereken işlerim var. "
Öfkesi Jazmyn'i Jack'e teslim eden kendisineydi.
" Dün anlaş- "
Jazmyn tüm bedenini bürüyen üzüntünü dışına, sesine yansıtmamak için çok çaba sarf etti. Fakat aldığıysa cümlesini sözleriyle ve sert bakışıyla kesen Jimin'di.
" O dünde kaldı, ve şimdi kararım farklı yönde. Hem sen git inkar etmeye çalışıpta başarısız olduğun konuyla uğraş. Git sevgilinle gez, dolaş. "
Seni senden gizlediğim için beni affet.
Jazmyn duyduklarıyla affalamıştı. Demek düşünceleri tamamen yalanmış diye düşünmüştü.
" Peki. "
Bağlı olduğu topraktan acımasızca koparılmış gül misali boynunu eğerek sakince evin büyük bahçesini terk etmeye koyuldu Jazmynkırık kalbiyle.
Ardından pişman bir Jimin bırakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ Sadece son ☯
Fanfic" Ruhunu karanlık gecelerin o çıkılmaz hapisanelerinden özgürlüğüne kavuşturan ben, neden sana ışığı armağan edemiyorum? " " Belkide... Belkide ışık sen olduğundandır. " ...