☯ 3 ☯

1.7K 185 13
                                    


Uçak havada öyle güzel süzülüyordu ki, Jazmyn o dakikalar bu özgür nesne olmak istemişti. Bulutların arasından geçerek türlü türlü yerleri keşf eden bu uçak, tüm dünyaya kanatlarını açıyordu.

Jazmyn'in bu günden sonra hayata yapacağı gibi.

Derin düşüncelerinden çıkmak için başını iki yana salladı. Uçakta Jack'in yanına geçmemesi için tam sevinecekken o geçip arkasına oturmuştu. Oradan bazen Jazmyn'e seslenmesi ve saçma bir şekilde sorular yönlendirmesi artık katlanılmazdı. Buyüzden kulaklıklarını takarak sakinleşmeyi denemişti. Jazmyn tüm hayatı boyunca insanları huzura kavuşturan nesnelerin, kişilerin kutsal varlık olduklarına inanıyordu. Bunun kanıtlarından biriyse piyanoydu. Bazen bir anlığına bile olsa hayatındakı tüm dertleri unutturan, sevgi ve üzüntünün yüce duygular olduğunu insanlara gösteren en güzel aletlerden biriydi o. Şimdi de sakinleşmek için telefonundan en sevdiği bestelerden birini açmıştı.

Yiruma, Kiss the rain.

Annesinin kalbini ona hatırlatan bu beste çok büyük anlamlar taşımaktaydı. Annesi hep bu parçanı çaldığında istem dışı olarak duygusallaşır, zamanın ona oynaya bileceği oyundan habersiz ağlayıp durardı. Kızını kanatları altında hep sıkı sıkı sarmalayıp koruyan meleği sanki o diller* üzerinde oynuyordu. Jazmyn'se annesinin hep onlarla hoş bir sohbette olduklarını düşünürdü. Ama annesini kaybettikten sonra sanki piyano bile insanlardan, hayattan küsmüş durumdaydı. Ölümden sonra piyanonun sadece bir dilini bile bastığında o kırgınlık duyulurdu.

Jazmyn gibi.

" Jazmyn? "

Jazmyn duyduğu yüksek sesle kulaklıklarını çıkartmış, dikkatini ona seslenen Jack'e yönlendirmişti. Hemen yanı başında dikilen Jack, kıyafetleriyle ortama renkli hava katmasına rağmen, yüzündeki sert ifedeyle sanki bu durumu bozmaya çalışıyordu.

" Efendim? "

Sesinden bile huzursuzluk yağan Jazmyn, Jack'in rahatsız hissetmesine sebep olmuştu. Çünki bakışları o kadar sert ve hem de duygu doluydu ki, bu rahatsızlık sebebiydi.

" Bizim şuan- "

" Ladies and gentlemen... "

Uçakta yankılanan ses tonuysa susmasına sebep olmuştu. Jazmyn içinden sevinç çığlıkları atarak oturduğu yerden ayaklandı. Genelde beklemek en nefret etdiği şeyler sıralamasında özel yere sahip olduğunu inkar edemezdi, hatta özellikle Jack gibi birisiyle yan yana durarak aynı şey için dayanmak ve onun uzun ve saçma bakışlarının mahkumu olmak.

Tanrım!

Bu anlatılamaycak kadar faklı bir duyguydu. Farklılıktan kastıysa rahatsız edici oluşuydu. Fakat şirketten tutmuş, tüm çevresine kadar herkesin Jack'i beğenmesi Jazmyn için açıklanamayacak bir durumdu.

Belkide rengarenk dünyanın içindeki göze batan beyaz olduğu için onu beğenmiyordu.

Çünki Jazmyn White farklıydı.

" İlk önce nereye gidelim istersin? Taksi birazdan burada olur zaten. "

Yan yana ikisi de irelliyor ve bavullarını bile almadan havaalanının dışına doğru gidiyordular. Ağır ağır düşünerek artık hava limanının dışına varan Jazmyn'in dikkatini dağıtansa onunla konuşma çabalarına girmeye çalışan kişiydi.

" İlk önce kalacağımız yere gitmek zorundayız. Hem toplantının olacağı yer için hazırlanmalı ve evrakları gözden geçirmemiz lazım. "

Buyüzden yüzünü odaklandığı yerden kaldırmayarak cevaplamaya koyulmuştu. Havaalanı o kadar çok insanla ehateliydi ki, bu durum Jazmyn'in klostrofobik duygularını uyandırıyordu.

" Peki. "

Jack ondan beklenilmeyecek bir derecede sakinlikle karşılamış ve bakışlarını yere dikmişti. Belkide artık gerçekten yorulmuştur diye düşündü Jazmyn. Çünki derin ah çekerek elini cebine atması bu kanaata gelmesini sağlamıştı. Bir kaç dakikanın ardındansa uzaktan yaklaşan taksi, sıkıntıdan düşünceleriyle boğuşan ikili için gökten düşmüş bir melek gibiydi. Sonradan gelen eşyaları Jack yerleştirdikten sonra ikisi de usulunca arabaya bindiler. Jazmyn'se telefonunu Cherry'e mesaj atmak için tam eline alıcakken gelen bildirim sesiyle yüzü gülmüştü.

Kalpleri birdi bu iki arkadaşın.

Cherr💜

Tatlım neredesin sen? Hani haber verecektin?

Jazmyn gelen mesaja bir kez daha gülümsedikten sonra elini tuşların üzerinde gezdirmeye başlamıştı. Yandan onun gülümsemesini hayranlıkla izlemekte olan kişidense habersizdi.

Cherr, biz Koreye varmış durumdayız merak etme:)

Mesajını gönderdikten sonra bakışlarını arabada gezdirdiği zaman, yakaladığı ona bakmakta olan yüzle utanmıştı. Hemen bakışlarını tekrardan bildirim sesi gelen telefonuna yönlendirerek dikkatini dağıtmaya başladı.

Kendine iyi bak balım~

Sende.

Telefonu tekrardan kucağına bıraktıktan sonra bakışlarını arabanın camından dışarıya yönlendirmiş ve şehrin güzelliğini izlemeye koyulmuştu. Ne kadar istem dışı buraya gelse bile yapacakları önemli anlaşma için heyecanlıydı.

Kalp atışlarını kontrol edemeden onu bekleyen siyah'tan habersiz...

*Dil-tuş

☯ Sadece son ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin