Hava soğuk, insanlarsa buz gibiydi. Hayallerdeki gibi donmuş ellerini bir birilerinin sıcak gülümsemeleriyle ısıtan insanlar bu asıra kalmamıştı. Ya da soğuk günlerde bir bardaktan sıcak çikolata paylaşanlar. Bu günün insanları, bir birilerini umursamazlar. Soğuk ellerin buz tutmasına izin verip, boş kalplerinin yalnızlığa alışmasını sağlarlar.
Jazmyn'in karanlık düşünceleri küçük odasının penceresinden dışarıya baktıkca kabarıyordu. Aynı okula doğru yağmurlu havada şemsiylerini paylaşmadan giden öğrenciler, sıcak kafelerden evsizleri kovan sahipler bu havanın ve bu asrın insanlarıydılar.
Nasıl demişler, geçmiş geçmişte kalmıştı.
" Jazmyn. "
Duyduğu sesle bakışlarını dışarıdan çekerek dikkatini yatağında oturan arkadaşına yönlendirmişti. Arkadaşı ona öyle üzüntü dolu bakışlar atmaktaydı ki, bu Jazmyn'in de, içini karartıyordu.
" Sen iyi misin? "
Diyerek Cherry yataktan kalkarak arkadaşının yanına gelmiş ve ona sıkıca sarılmıştı. Arkadaşının neye ihtiyaç duyduğunu seçe biliyordu. Sadece başını sallamakla yetinen Jazmyn'se arkadaşının sarılışına karşılık vermişti.
" Annen de böyle olmasını isterdi. "
Jazmyn kulağının hemen ardından fısıltı gibi duyduğu sesle başını Cherry'nin omzundan kaldırarak ona bakmaya başlamıştı.
" Ya da ki istemezdi. "
Kırık çıkan sesi Cherry'nin tekrardan ona sarılmasına yol açmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Jazmyn'in ev arkadaşı Cherry, ona bavulunu toplamasına yardım ediyordu. Ama Jazmyn'in girdiği farklı duygular dikkatini dağıtan başlıca sebeplerdi.
" Kütüphaneye uğramayacak mısın? "
Diyerek Jazmyn ondan ayrılmış ve artık neredeyse hazır olan bavulunu kapatmak için yatağına doğru gitmişti. Telefonundan saati son kez kontrol eden Cherry, başını üzgünce sallamış ve kanepenin üzerindeki montunu almıştı. Fakat tam kapıya doğru gidecekken aniden durmuş ve Jazmyn'e doğru bakmaya başlamıştı.
" B-Ben sensiz nasıl kalırım buralarda Jazz? "
Diyerek Cherry bakışlarını yere doğru indirmiş ve titreyen sesinden dolayı utanmıştı. Jazmyn'den ayrı kalmağın düşüncesi bile berbatken o nasıl yapacaktı?
" Gel buraya. "
Yerinden hemen kalkarak Cherry'e sarılmış ona güven dolu bakışlarla bakmıştı.
" A-Ama Jazmyn, b-ben sana çok alıştım. "
Dışarısı ilkbaharken kalbinde kışı yaşadığı, yanlız kaldığı o acı dolu yıllarda Cherry onu saran sıcacık beden, sevgisini veren temiz bir kalp olmuştu. Buyüzden bir birilerinden ayrılmaları zordu.
" Herşey çok iyi olacak Cherry, merak etme. Hem ben seni her gün ararım, olur mu? "
Diyerek Cherry'den ayrılmış ve şirince ona bakmaya başlamıştı. Cherry de, gülümsemesine karşılık vererek baş parmağını onay verirmişcesine yukarıya doğru kaldırmıştı.
" Dikkatli ol tamam mı? "
Cherry gülümseyerek Jazmyn'e bakıyor hem de ayakkabılarını giymeye çalışıyordu. Jazmyn de, karşılığında sadece baş sallamıştı. Fakat Cherry'nin aniden aklına gelen şeyle yüz ifadesi sertleşmişti.
" Park Jimin. "
Birden bire söylediği isimle bakışları kararmış, yüzü ciddiliğe bürünmüştü. Arkdaşının ne dediğini anlamayan Jazmyn'inse dudakları aralanarak kaşları kalkmıştı.
" N-ne? "
Duyduğu isim tüm bedenine soğuk auranı yaymaya başlayarak kalbinin atış şeklini değiştirdi. Olanlara anlam veremeyen Jazmyn'se hafiften titremeye başlamıştı bile.
" Anlaşma imzalayacağınız Park şirketinin tek varisi, tehlikeli bir isim. Lütfen ona karşı daha da dikkatli ol Jazmyn. Şirkettekilerin söylediklerine göre çok karanlık aurası var ve ona yaklaşanı kolaylıkla içerisine çeke bilir. "
Bir yerden sonra arkadaşını dinleyemeyen Jazmyn için bu isim çok farklıydı. Öyle ki titremesi şiddetlenerek kalbi bu durumdan hiddetlenmişti.
Park Jimin?
ㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇ
Sıcak su tenini yakıyor, kendisiniyse rahatlatıyordu. Birkaç dakikadır duş almasına rağmen halen gözlerini tek bir noktaya sabitlemişti. Bakışlarının hedefi olan çilek aromalı şampuanlar gözlerindeki mavilikleri ince bir su tabakasıyla dolduruyordu. Bu bile onun sıcak duş altında titremesini sağlıyordu. Çünki o yaralı günden sonra kendisine çilek kokmayı yasaklamıştı.
Annesi ona hep çilek kokulum derdi ve artık başkalarının o kokuyu hissetmemesi, ona tekrardan anılarını hatırlatmaması için zor kabullendiği yasaklarla bu lanet olası hayatına devam ediyordu. En sevdiği meyveni bile anılarını, yada şöyle desek yaralarını o uzun uykudan uyandırmaması için uzak tutuyordu kendinden. Neredeyse bir aydır o uzak kalamadığı annesinin mezarına bile gidememişti, çünki kendince Jazmyn tam bir korkaktı. Tekrardan öyle ağlamaktan, ayrılamamaktan, hayata isyan etmekten bıkmış, usanmıştı savunmasız beden.
" Belkide güçlü görünmeye çalışan acizlerdenim bende. Hayatın acımasızlıklarını ne kadar umursamamaya çalışsa da, hep sonunda dikkat merkezine alarak, aydınlığını kaybeden, herşeye boyun eğip gerçekleri kabullenen ve aynı zamanda da kararan bir beyaz... "
ㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇㅇ
Yine o görüntü...
Kimi kandırıyordu ki, her zaman ve her zaman aynı keskinliğiyle gözlerinin içindeki siyahlığı kontrol altına alarak daha da koyulaştıran kayalıklar, hiçbir şey olmamış gibi yine rengiyle herkesi kendine hayran bırakan fakat en çok kalplerde yara açan...
Katil deniz.
Sanki yaptıklarından memnunmuş gibi yine eskisi gibi çırpınıyor, kayalıklara çarpıyor ve çarpmanın etkisiyle duyduğu ses onu aynı zamana sürüklüyordu.
Geçmişe, geçmişine...
Dalgaların yaratdığı her su sesi onun bu hayata nefret etmesini tekrar ve tekrar aynı şekilde sağlıyordu.
Her yıl bu gün buraya gelip o kaçmaya çalışdığı fakat başarısız olduğu anılarını, yaralarını hatırlıyordu. Sadece ve sadece bu gün içindeki siyahlığı, karanlığı boğmaya çalışıyordu. Fakat bazen hayatta en çok sevdiği insanın ölümünü unutmaya çalışdığı ve başarısız olduğu zamanlar gibi yine sonuçları aynıydı.
Ölüyordu.
Tekrardan o çaresiz yüzü hatırladı.
Galiba hayatında tanıdığı gözlerinin içi bile gülen tek insandı arkadaşı, kardeşi...
" Tae sensiz gülmek ne kadar zor hiç biliyor musun? Beni niye bıraktın hm? Eskisi gibi hiçbirşey olmayacak. Eski Park Jimin seninle beraber o sularda boğuldu. Güçlü olmaya çalışıyorum hep söz verdiğim gibi, ama sadece çalışıyorum. Belki de güçlü görünmeye çalışan acizlerdenim bende...
Derin nefes alarak gözlerinden inen parıltıları sildi.
... Yokluğunu kabullenerek, içimdeki karamsarlığı daha da koyulaştıran ve günler geçtikce acımasızlaşan siyah..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ Sadece son ☯
Fanfiction" Ruhunu karanlık gecelerin o çıkılmaz hapisanelerinden özgürlüğüne kavuşturan ben, neden sana ışığı armağan edemiyorum? " " Belkide... Belkide ışık sen olduğundandır. " ...