☯ 20 ☯

763 99 40
                                    


" Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki fakat gerçekten yapamam, yani henüz değil. Lütfen beni bunun için yargılama Jazmyn, bırakta vicdanımı rahatlatayım, arkadaşım, acizce çırpınan kalbim için. "

Hayır...

Çok klişe oldu, eski brezilya dizilerindeki baş rollerin pişmanlık monologlarına benzetmişti kendi konuşmasını..

" Gitme, White. "

Kesinlikle beğenmemişti bunu da. Gitmeyeceği vardıysa da giderdi.

" Gidemezsin! "

Bu konuşma tarzını hemen elemişti aklında. Onu kırmamak için sert bakmamaya bile çalışıyordu, kaba cümlelerde neyin nesi?

Biranlık Namjoon'dan yardım almayı bile düşünmüştü fakat onun IQ seviyyesi bile bu durumdan kurtulmağına yardımcı olamazdı.

Dün gece Jazmyn elini onunkilerden sertçe çekerek onun için ayırdığı odasına çekilmişti. Şimdiyse Jimin aynanın karşısına geçerek yapacağı en klişe konuşma için kendisini hazırlıyordu. Fazla saçmaladığının farkındaydı ama Jazmyn için herşeyi göze alırdı. Bunu kızı kaybettiği o anlarda tekrardan kavramıştı. Ama birden kapı tıklatılarak onu düşüncelerinden ayırmıştı. Buyüzden duruşunu düzelterek tekrardan ciddiyete bürünmeye çalıştı.

" Bay Park? "

Kapını tıklatan evinin yardımcısıydı. Bu her ne kadar hayallerini yıksa da bunu sesine yansıtmamaya çalıştı.

" Girin. "

Uzun süredir bu evde çalışan yardımcısı çekingen tavırla odaya girmişti.

" Kusura bakmayın rahatsız etdiğim için, ama babanız aşağıda sizi bekliyor. "

Başını açağıya salarak sıraladığı cümleler Jimin'i hayrete düşürmüştü.

" Babam mı? "

Şaşkınlıktan dili tutulmuştu neredeyse ve bunu anlayan yardımcısı başıyla onaylamıştı.

" Evet efendim. "

Jimin başıyla kısa onaylama vererek geleceğini belirtmiş ve kız odadan çıktıktan sonra kendisini toparlayarak evinin önündeki alana adımlamaya hazırlamıştı. Çıkarları için her geldiğinde onu orada beklerdi.

Bir çokları Jimin'i gerçeklerle yüzleşemediğiden bırakmıştı fakat o kişiyse gerçekleri değiştire bileceğinden.

Çok anlamsızdı.

" Kim Changmin? "

Elleri cebinde kendinden emin bir tavırla sandalyeye kurularak kahve içen adama yaklaşmıştı.

Her zerresiden nefret ediyor, ondan utanıyordu.

" Sonunda göre bildim seni, nasılsın? "

Ses tonunu ne kadar normal tutmaya çalışsa bile, şevkatten yoksundu. Hayatı boyunca şevkat kelimesinin ilk harflerini bile tadmayan Jimin bunu anlamıştı. Karşısındaki adam, alaycı ve ciddi tavrını korumaya hep özen gösterirdi ya.

" Hastanede bekleseydin de göre bilirdin sonuçta oradaydım. "

Büyük bir ironiydi bu bile onun için.

Hayatının hiçbir anına tanıklık edemeyen adam mı bekleyecekti?

" Önemli işim çıktığından erkenden gitmek zorunda kaldım. "

Önemli iş...

Küçüklüğünden beri dilinden düşmeyen tek kelime. Hatta bu kelime o kadar iğrenç anılarla doluydu ki kendisine bu sözü yasaklamışlığı bile vardı.

☯ Sadece son ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin