55. Bölüm: Ben Bekliyor Olacağım

1.6K 192 176
                                    

*Ya lütfen okuyanlar oy verebilir mi? Cidden şu son 10 gündür tüm taslaklarımı bitirmeye çalışıyorum durmadan yazıyorum ama yazdıklarım karşılığını bulmuyor gibi hissediyorum. Önceki bölümün vote ve okunma sayısını karşılaştırırsanız anlarsınız.*

*Bir de yeni kitabıma bakın falan. Jily • The Strangest Feeling. Kendisiyle çok uğraştım. Ve çok marjinal bir konusu olduğuna inanıyorum.*

🍀

Regulus sendeleyerek ayağa kalkmaya çalışırken oldukça korkuyordu da aslında.

Tabi, kimin karşısında son derece öfkeli görünen Jenna Dare olsa o da korkardı.

Kumral saçları hareketinin hızına uymak için omuzlarının üstünde bir öne bir arkaya salınıyordu, ela gözleri hedefine odaklanmıştı, zaten büyük olan gözleri daha da açılmıştı, ince dudakları birbirine bastırılmıştı, elleri yumruk haline gelmişti, yumruğunun tekinin içinden asası görünüyordu, uzun boylu olması onu daha da korkutucu kılıyordu.

Regulus güç bela ayağa kalkıp gözlerini gezdirdi çevrede. Jenna'nın arkasında her zamanki ekibi duruyordu, hepsi farklı bakışlar yönlendirmişlerdi, hepsinin temeli aynıydı aslında; kendisine duyulan derin nefret.

James Potter Jenna'yla konuşuyordu, dudakları durmadan hareket ediyordu, ikna etmeye çalışıyor gibiydi Jenna'yı. En yakında duran da oydu zaten.

Peter Pettigrew elleriyle saçlarını şekillendiriyordu gergince, gözleri korkakça bakıyordu Jenna'ya, ne istediğinden emin değildi sanki. Bir yanı, Jenna'nın kendisini güzelce pataklamasını istiyor gibiydi, diğer yanıysa kendisine-- acıyor muydu?

Lily Evans Jenna'nın bir diğer yanındaydı, tek eli asasını tutuyordu, diğer eliyse Jenna'nın omzunu. Onu geri çekmeye çalışmıyordu, yanındayım demeye çalışır gibi bir hali vardı. Yeşil gözleri kendisine çevrilmişti, tek kaşı hafifçe havadaydı, dolgun kırmızı dudakları aralıktı.

Deborah Williams kendisine dolu gözler ile bakıyordu, kırılmışlık vardı o gözlerde, acı doluydu parıltıları, Regulus anlayabiliyordu nelerden geçtiğini, sonuçta her ne kadar reddederse reddetsin kendisine de değer veriyordu Jenna'ya da. Regulus onun gözlerinde geçmişim izlerini, sislerini görüyordu ta kendisi için kendisiyle kurduğu tüm çocukluk bağlarına kadar.

Remus Lupin tek eliyle çantasının kolunu kavramıştı, yüzünde bol taze denilebilecek çizikler vardı, çantasını tuttuğu elinin eklemleri bembeyaz bir haldeydi, sinirden alt dudağı titriyordu.

Ariel Chase hepsinin aksine, aşırı bir duygu belirtisi göstermiyordu, gözleri yanında duran Sirius'a kilitliydi, uykusuz ve şiş mavi gözleri poker ifadesini sahiplenmişti, dudaklarını ısırıp duruyordu. Regulus bu bakışını tanıyordu kızın, düşünüyordu.

Ama Regulus'u en derinden etkileyen yine abisinin bakışı olmuştu.

Boş bakıyor gibi görünüyordu dışarıdan ama Regulus o bakışların kesinlikle boş olmadığından emindi. Varlığından büyük ihtimalle kendisinin bile farkında olmadığı taze yaşlar parlıyordu gözünde, yalvaran bakışlar içerisinde yüklü müktarda kırılmışlık taşıyordu.

"Seni," Jenna dikkati kendi üzerine çekerek başladı. "Seni ahmak, öldüreceğim seni, senden nefret ediy--" Sesi titriyordu, vücudu hiddettin kudretli gücüne kaptırmıştı kendini.

"Hayır." Regulus Jenna'nın aksine sakince ekledi. "Benden nefret etmiyorsun, sadece Sirius'u korumak istiyorsun, ama gerek yok, kalbini kırmak için buraya gelen kendisiydi."

A Legend Called The MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin