* Minik aradan sonra devam ediyoruz haftada bir bölüm ile, buyurunuz.
Bir de şey, yorumlara cevap veremiyor olabilirim, çünkü bunu yazacak zamanı bile zor buluyorum. Sorry. *
🍀
Lily aynadaki görüntüsünden hiç hoşlanmamıştı.
Bu aralar olan hiçbir şeyden de hoşnut değildi zaten.
Dün Sirius'la yakınlaşıp, kavga etmeden konuşmayı başardıktan sonra yapamayacağı bir şeyin olmadığından emin olmuştu bir kez daha, tereddütsüzce.
Lily küçüklüğünden beri duygularıyla baş edemeyen, yaşadığı tüm her şeye duygusal açıdan bakan, hayatına duygularıyla hükmeden bir kişiliğe sahipti.
Duyguları keserdi onu bilenmiş bir bıçak gibi. Her seferinde daha da acırdı, aynı kişiler, olaylar ona zarar verdikçe.
Bunun en büyük örneğiydi kız kardeşi, Petunia Evans, kendisini her seferinde biraz daha derinden kesmişti keskin hançeriyle.
Petunia'nın karşısında bu kadar zavallı ve acınası olmak Lily'nin hatasıydı. Kız kardeşi her zaman adil oynamıştı, Lily her seferinde Petunia'nın hançerini kaldırışını, yaralı bölgesine savuruşunu izlemiş ancak asla kalkanını kaldıracak kadar güçlü duramamıştı.
Bilinçaltındaki minik bir parça hala inanıyordu Petunia'nın onu her şeye karşı her türlü koruyacağına.
Lily de istemlice itaat ediyordu. Peri masallarına alışmış bünyesi istiyordu çünkü.
Ancak bu sefer farklı olacaktı.
Tüm gece uykusundan feragat edip düşünmüştü ne yapıp, ne edeceğini. Kesin bir karara vardığında, yeryüzünün umudu tekrar beyan etmişti gökyüzündeki krallığını. Sarımsı turunculuk ele geçirirken siyahlarını kuşanmış göğü bir kez daha, Lily kapatmıştı uykusuzluktan şişmiş gözlerini.
Şimdi ise, ayna karşısında fark ediyordu ki, uykuya aç olan gözleri, tatmin olmamıştı birkaç saatlik dinlenişten.
Netti kararı, bir daha asla zayıf olmayacaktı hayata karşı, kalkanını kaldıramıyor bile olsa, zırhını çıkarmayacaktı ömrü boyunca.
Senenin başında omuzlarına gelen kızılları şimdi dönemin sonlarına doğru göğüslerine erişmişti. Ortadan ayırdığı saçlarını tarayarak hacim kazandırdı hafifçe. Muggle makyajıyla kirpiklerini gürleştirip, dolgun dudaklarını koyu kırmızıya boyadı. Gözlerinin altını da ablasından gördüğü şekilde kapattığında derince iç çekip kendini incelemeye başladı aynada.
Gördüğü kız, kendisi değildi. Aynadaki Lily Evans değildi, bundan kesinlikle emindi.
Kaşlarını çatarak yaklaştı aynaya daha da.
Tanıdıktı gördüğü şahsiyet, her zaman istediği görünümdü kendisini. Yan döndü aynasının karşısında. Tek elini göğüslerinden indirip kalçasını kavradı.
İkisi de istediği boyutlara ulaşmaktan uzaktı. Daha dolgun istiyordu hatlarını, daha keskin.
Dudakları daha büyük olmalıydı, gözleri daha büyük, yanakları daha az yer kaplamalıydı yüzünde.
Çocuksu renkteki saçları daha koyu olmalıydı, belki siyah daha güzel gösterirdi kendisini.
Lily aklındaki izlenimi yansıtmaya çalıştı karşısındaki aynaya.
Korkuyla çarpıldı gördüğü kişiliği tanıyınca. Aynadan uzaklaştı geri geri adımlarken.
Monica Martinez'di karşısındaki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfiction🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...