Bölümler 600 - 700 kelime kısalmış bulunmakta.
Bundan sonra böyle olacak.
🍀
Monica Martinez asla beklememişti James Potter'dan böylesine bir atak.
İlişkilerde her zaman daha çok seven ve daha az seven taraf olurdu, Monica hep daha çok sevendi, kazınmıştı benliğine daha çok istemek, daha çok sevmek.
Bu durumdan James'i asla sorumlu tutmamıştı, tutamazdı da zaten.
Onun için her zaman suçlu Lily Evans olmuştu.
James'i reddettikten en fazla bir gün sonra umut veriyordu ona, mahvediyordu gencecik çocuğun tertemiz beynini, duygularını, hislerini.
Seviyordu Lily'yi, farkındaydı da bunu kendisi, ama bu durumda James'ten uzaklaşmayacaktı. Aslında özlerinde o kadar benziyorlardı ki. İkisi de asla kendilerine dönmeyenlerle uğraşıyordu, ikisi de çırpınıyordu, acı çekiyor, üzülüyor, karşıdakinin tek mimiğiyle dünyalara kavuşuyordu.
Böyle bir durumda el vermezdi vicdanı, çocuğu suçlamaya.
Ancak görünüşe göre Monica yanılmıştı. Başından beri hatalıydı.
James Lily'yi düşündüğü kadar sevmiyordu, öyle olsa çocuğun dudakları kendi dudaklarını örtmüş durumda olmazdı.
Keyif alıyordu resmen yanılmaktan belki de ilk ve son defalığına.
Uzun parmakların belini esaretine almış olduğunu fark ettiği anda hormonlarının ani yükselişini de hissetmişti. Kasıklarında hissettiği gıdıklanma, kalbinin başında atması, ani ter basması bir olmuştu. Çocuğun yanaklarına dayadı parmaklarını, öpüşü derinleşirken akışa bırakmayı denedi güçten düşmüş bedenini.
Bedenindeki her damla kan alkolle yer değiştirmişti sanki o an. Tüm huzurlu anıları, tüm kahkahalar geçiyordu depresyonlar ve acılarla aynı anda zihninden.
Kendini kaybetmişti uzun zamandır beklediği öpücüğün içinde.
Bedeni anormal tepkiler vermeye devam ediyordu, kalbi hiç durmayacak gibi bir ritimde atıyordu, davul sesi gibiydi, ancak rock konserinde duyacağı yükseklikte bir davul.
Gözleri otomatik olarak kapanmıştı, tüm diğer duygularını sabote etmeye çalışıyordu beyni, ki daha net hissetsin çocuğun dudaklarındaki yumuşaklığı, keskinliği, mükemmeliği.
Öte yandan, James, içinde hissetmeyi beklediği heyecandan uzaktı, sürüklenmişti ne hissettiğini veya düşündüğünü kestiremiyordu
Tek istediği Monica'nın dolgun dudakları, kahve kokan saçları, yumuşak elleri ve incecik beliydi.
Dertleri, yükleri, sorumlulukları silinmişti kızın temasında. Beyazlamış, ferahlamış, çözülmüştü anın etkisinde.
Aynı zamanda pişmanlık baş göstermişti, duyguları karışmıştı, çığlık atıyordu beyni. Telaşlanmış, gerginleşmiş ve delirmişti de.
Kızın dudağını bir kez daha emerek bıraktı nefes nefese.
Hissetmediği şehveti duymuştu uzun ve derin öpücükte, bedenindeki dipsiz isteği açığa çıkarmıştı. Vücudunun zamansal hormonları artmıştı, dünya dardı.
Bıraktı isteksizce kızın dudaklarını yavaşça gözlerini açarken.
Monica'nın kara gözleri ışıldıyordu hiç olmadığı kadar, çocuğa bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfiction🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...