8. Bölüm: Her Koşulda, Her Zaman Arkandayız.

2.4K 185 172
                                    

Merhabalar,

Biraz ara verdim ama tam gaz devam! 2.sınıftan başlayacağım. Hogwarts treni sahnesinden başlıyorum. 2.sınıf, 1.sınıftan kısa olacak. Aynı şekilde 3.sınıfı da kısa tutmayı planlıyorum. Asıl gerçekleşecekler adına 5,6 ve 7. Sınıfı beklemekteyim. Neyse daha fazla spoi vermemek için direk başlayayım.

Sihirli okumalar dilerim!

🍀

Siyah saçlı çocuk etrafına bakındı. Nerelerdi ki? Böyle önemli bir olaya bu kadar geç kalınır mıydı? Arkasından büyük bir baskı hissetti. Sırtına atlamış olan çocuk kahkalara boğulurken, Sirius çocuğu gülerek iteledi.

"James!"

"Sirius! Seni çok özledim dostum!"

"Bir de bana sor. Annem ve Regulus burnumdan getirdi. Sizler olmadan nasıl hayatta kaldığımı bilmiyorum."

"Eh tabiki zor olmuştur, sonuçta ben yani."

Sirius kahkaha atan çocuğun kuzguni saçlarını karıştırdı. James bir anda onun en iyi arkadaşı olmuştu. Ama kimse nasıl olduğunu bilmiyordu.

Sirius, James'in arkasından onlara doğru yürüyen adamla kadına baktı.

James, Sirius'un neye baktığını görmek için kafasını çevirince anne ve babasıyla buluştu gözleri.

"Anne, baba. Gittiniz zannediyordum."

"Ah ayrılıyorduk tatlım ama sana ve arkadaşlarına bir elveda diyelim dedik."

Sirius gözlerini James'in babasına dikti. Babasının kuzguni ve şekilsiz saçları James'inkinin kopyasıydı. Babasının ela gözleri, James'inkileri andırsa da onunkiler gibi muziplikle parlamıyordu. Gözlerini, James'in ona Olivia Black olarak tanıttığı kadına çevirdi. Maviye benzer gri gözlerin ardındaki parlama, James'inkinin eşi gibiydi. Kadının kemik çerçeveli gözlükleri ardında saklanmış mavi ve gri tonları hayat dolu ve sevgiyle taşarak parlıyordu. Dudakları aynı James'inki gibi kıvrılmış, her an haylazlık yapacakmış gibiydi. Kadın gözlerini Sirius'a dikti. Sirius o anda onun da bir Black olduğunu fark etti. Siyah, gür saçlar, gri gözler, bembeyaz denebilecek kadar açık bir ten... O bir Black gibiydi.

"Merhaba tatlım. Adın neydi?"

Sirius, kadının bu sorusuyla affaladı. Dalmıştı. Toparlanarak yanıtladı:

"Sirius Black."

"Ah bir Black ha? Hangi taraftansın? Frank Black'den misin?"

"Hayır, o taraf bana epey ters kalıyor. Ben daha çok Micheal Black ve Holly Pollus birleşmesine aitim. Yani biyolojik olarak."

"Eh o zaman seninle epey bir uzak oluyoruz. Hem de epey epey. Bir noktada akraba sayılmadığımızı düşünmeye başladım. O taraflar daha iyidir Sirius Black. Kıymetini bil."

"Bir Black'siniz? Adınızı duyan pek yok. Ve aile ağacında olduğunuzu da zannetmem."

"Ah ben pek sevilmem. O işler karışık. Ben, ben daha çok aileyi terk ettim. Dönmemek üzere. İşte o olayı gerçekleştirirken aile ağacındaki yerimi uçurdum. O aileye ait değilim ve asla da ait olmadım. Ben bir Black'tim. Artık bir Potter'ım. Ama oraya da çok ait değilim Sirius. Ben sadece Olivia'yım."

A Legend Called The MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin