Deborah artık James'in öfkesini Quidditch'e yansıtmasından bıkmaya başlıyordu. Çünkü James kaptan olarak antrenmanların zamanını ve sıklığını belirleyendi ve onun nedeni anlaşılmayan bir şekilde sinirli olması da takımın canının çıkmasına sebep olmaya başlamıştı.
Evet kendisi de kazanmayı ve Gryffindor'un kupayı kaldırmasını her şeyden çok istemeye başlamıştı (James'in her günkü motivasyon konuşmaları sağolsun) ama bu her gün saatlerce antrenman yapacağı anlamına gelmemeliydi değil mi? Hem daha Quidditch maçlarına iki ay kala başlamışlardı çalışmaya, şimdiyse sadece 1 hafta kalmıştı ve James önemli bir noktayı kaçırdığını hala kabullenmiyordu.
Takımın uykusu.
Evet, maç kazanmak için durmadan çalışma isteği normaldi ancak James'in resmen takımın uyumasına dahi izin vermemesi çok normal değildi. Gece geç saatlere kadar çalışıyor, sabahın köründe sıcacık yataklarından kalkıyorlardı. Çünkü program hazırlamak James'in oldukça sinirli günlerinden birine denk gelmişti ve şimdi de bunun sonuçlarıyla acı bir şekilde yüzleşiyorlardı.
Bu antrenmanlardan herkes şikayetçiydi. Hem de durmadan James'i savunan ve fazla ses çıkarmayan Taylor bile. Ancak memnun olacak kadar kaçık tek bir kişi vardı tüm takımda.
Monica Martinez.
Kız gerçekten sahada harikalar yaratıyordu, takımın en iyileri sıralansa ilk üçte yeri kesindi, Quidditch aşığıydı ancak bu onun bu maçlara deli gibi tutkulu olma sebebi değildi.
Onun bu maçlara bu kadar sevdalı olmasının altında James Potter'a olan aşkı yatıyordu. Tabiki Deborah bu aşkın gerçekliğine çok inanmıyordu ancak kesin olan tek bir şey varsa da Monica'nın James'i görebilmek için bu kadar hevesle Quidditch oynadığıydı.
Ve antrenmanlarda öylesine bir yakınlık gösteriyordu ki Monica James'e, herkes dedikodulara başlamıştı bile. Sonuçta onlar Quidditch takımına beraber ve 1. sınıfta seçilmişlerdi, bir süre beraberlerdi, kimsenin bilmediği bir şekilde ayrılmışlardı, ve o zamandan beri de kimseyle beraber olmamışlardı.
Bu her türlü dedikodu için yeterli malzeme kaynağıydı.
Tabiki Deborah bunların da eksikliklerini bulmuş ve ayıklamıştı hatta her fırsatta Lily'nin yüzüne söylüyordu ancak kimse inanmıyordu ona. Sadece Monica ile James arasındaki dedikoduya ters düşüyor diye.
İlk olarak James ile Monica aynı sene takıma alınsa da James ilk sene hiç Monica ile aynı sahayı paylaşmamıştı. Çünkü James ilk sene oynamamıştı bile.
İkinci olarak ayrılmaları kimsenin bilmediği bir sebep yüzünden değildi, James Jenna'ya söylemişti sebebini, e tabi diğer geri kalanlar da öğrenmişti Jenna'dan.
Üçüncü ve son olarak da, Monica neden kimseyle beraber olmamıştı bilmiyordu ancak James'in gözü şu aralara kadar bu sene resmen Lily'den başkasına dönmemişti. Çocuk Lily'nin peşinde koşmaktan kendisine çıkma teklifi eden kızlara dönmemişti.
Yani olayın hiçbir tarafı aşk kokmuyordu ve Deborah bunu eninde sonunda o gerizekalıların beyinlerine kazıyacaktı.
Eninde sonunda başaracaktı.
🍀
(6 gün sonra)Sirius izlediği Quidditch antrenmanından sonra James'ten korkmaya başladığını hissediyordu. Yarım saat önce biten antrenman sayesinde Deborah kahvaltıyı pas geçecek kadar yorulmuştu, James ise tabağındaki domatesi ezmekle ve beyinlerini şişirmekle meşguldü.
"... Eğer olur da maçı kaybedersek 'İçimiz dışımız antrenman oldu' diyenleri bir güzel lanetleyeceğim. Onlar yüzünden nerdeyse programı yeniden düzenleyecektim neyse ki Moni bana destek ol--"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfic🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...