Remus Lupin karşısındaki sarışına baktı.
Çok güzeldi.
Sapsarı saçları, Remus'un küçükken okuduğu masal kitaplarında anlatıldığı gibi dalgalı dalgalıydı. Parlaktı, sarının en güzel tonuydu, dalgalarının hareketi kendine bağlıyordu. Masmavi gözleri vardı, Ariel'inkiler kadar zorlayıcı değildi bakması, hayır, berrak gökyüzüydü onunkiler, hani şu baktığında insan ısıtan cinsten. Hep güzel bakardı, Remus o gözlerde öfke gördüğünde bile sakinleşirdi. Berraktı, tanımlayabilecek en düzgün kelime buydu, berraktı kızın kendisi gibi. Kaşları hafif koyucaydı, yüzün çerçevesi olma görevini üstlenmişlerdi, kızın bakışlarına anlam katıyorlardı. Remus'un gördüğü en düzgün burun şekliydi kızın burnu, insan saatlerce kusursuzluğunu inceleyebilirdi. Teni beyazdı, hayır, Remus gibi soluk değildi, o sadece beyazdı, ona yakışan beyazlığı vardı. Dudakları pembenin en yumuşak tonlarındandı, pamuk gibi, simetrik, düzgün şekilliydi.
Remus Lupin karşısındaki sarışına baktı.
Derin bir nefes alıp kızın gözlerinde dinginliğini aradı.
Lily ve Jenna'nın ısrarlı ve rahatsız edici baskılarıyla Remus sonunda Hayley'ye, sevgilisine, James ve Sirius'un deyimiyle minik tüylü problemini açıklayacaktı.
Bu onun ilk seferiydi hafiften yabancı birine açması açısından. Kızlar kendi kendilerine öğrenmişlerdi, Jenna zaten tanık olmuştu daha en başlarda, Ariel'se diğerlerine liderlik edip beynini kullanmıştı.
Zaten birinin Remus'a öylesine yakın olup bunu anlamaması mümkün de değildi zaten.
"Hays," biraz durup soluklandı, oturduğu yerde strese girdiğinden nefes nefese kalmıştı. "Sana söylemem önemli bir şey var ve nasıl karşılarsın bilmiyorum o yüzden beni birazcık geriyor bu olayı sana açıklama fikri açıkçası. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum."
Hayley omuzlarını silkti. "Nereden başlarsan başla Rem, ben seni dinliyorum."
Remus ensesini kaşıdı. Derin bir nefes alıp kelimeleri serbest kıldı. "Pekala, hadi baştan başlayalım o zaman, 5 yaşındaydım; tabii ki hayatımın geri kalanını etkileyecek bir olay yaşayacağımı falan tahmin edemiyordum çünkü bilirsin, az aptaldım. İşte--"
"Bir saniye," Hayley ellerini saçlarının buklelerinde gezdirdi. Çevrelerinde kimsenin bulunmamasına rağmen gözleri çevreyi taradı. Maviler tekrar Remus'a döndü, çocuğun tedirgin bakışlarına anlam veremedi. "Bu söyleyeceğin şey senin kurt adam olmanla ilgili değil--"
"Ne?" Remus şaşkın bakışlarını kıza dikti. Şu an ne kadar aptal gözüktüğünü tahmin edebiliyordu ancak beklediği son şey kızın bunu tahmin etmesiydi. Ne de olsa iki günde bir kurt adamla karşılaşmadığına az çok emindi. "Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Şey--" Kız hafifçe gülümsedi. "Regulus anlatmıştı bana, seninle yakınlaştığımız zamanlarda."
Remus ellerini kucağında birleştirdi. Olayın öncesini tahmin etmek için Ariel olmasına gerek yoktu. Olayın içinde Regulus geçiyorsa her türlü bir tarafından Sirius da geçerdi. Her ne kadar iyi anlaşmadıklarını söyleseler de iyi anlaştıkları birinin bildiğinin diğerinin bilmesi için yeterli bir sebep olduğundan görebiliyordu.
"Pekala, o zaman bu konuşmamızın zor kısmını Sirius ve Regulus benim için devralmış demek ki. Rahatladım--"
"Neden bu kısmı açıklamak zor geliyor Remus?" Hayley ellerini saçlarından geçirdi. Çocuğun kurt adam olmakla ilgili çekincelerinin olduğunu görebiliyordu, kimse istemezdi gerçi böyle bir şey ancak Remus her konuda özgüven patlaması yaşarken bu kısım her açıldığında sessizleşip özgüveninden sıyrılıyordu. "Bu senin kitap okumayı sevmen, cezalardan başının kurtulmaması, duyarlı ama aynı zamanda umursamaz bir benliğe sahip oluşun gibi, bu seni sen yapan bir parçan. Utanma ondan, o da sensin sonuçta."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fiksi Penggemar🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...