Hellö,
Lütfen bu seferlik bu kısmı okumaya gayret edin.
Bu bölümü biraz part part yazdım. Garip ve bütünlükten uzak gelebilir ama 4.sınıfın sonlarına ulaşmam gerekiyor.
Bı gidişle bunlar mezun olduklarında kitap bi 200 bölüm olacak. (Random atacaktım ama garip durunca sildim. Siz burda random var diye düşünün.)
Bu kitap bitince -artık bitsin- 5 yeni AU yayımlamayı düşünüyorum. Destek olur musunuz? İkisi texting, ikisi one-shot ve diğeri de normal bir hikaye olacak şekilde. (Tabiki hepsi Jily'yle ilgili değil, saçmalamayın.)
Buraya kadar okuyan olduysa burdan öpüyorum, tamam tamam okumayanları da öpüyorum, ponçiklerim benim!
Sihirli okumalar! Umarım beğenir, yorum yapar ve köşedeki minik yıldızın içini doldurursunuz!
🍀
"Siz nesiniz nesiniz?"
Lily somurtarak koyu kahve gözlerini pörtleten Deborah'a baktı. Kaç defa daha tekrarlaması gerekiyordu ki? Derince iç çekip bir defa daha söyledi.
"Ruh eşi."
Kızın ifadesi aniden değişti. Sanki Lily'nin daha önce söyledikleriyle değil de şimdiki söyleyişiyle her şey netleşmişti kafasında. Yüzündeki şok ifadesi yerini mutluluğa bıraktı. Açık ağzı dudaklarını dişlerinin arasında kıstırarak kapandı, gözleri normal hallerine dönerek yanaklarının yukarıya çıkıp onları sıkıştırmasıyla kısıldı.
Ve dudaklarından Lily'nin duymaktan en çok çekindiği kelimeler döküldü.
"Bunu James'e söylemem lazım!"
Deborah'ın aniden ayağa kalkmak için çabalamasıyla Lily hızlı davranıp kızın elinden çekti ve onu yere oturttu. Net bir ifadeyle ona baktu ve çok açıkça belirtti.
"Hayır."
Deborah beklediği cevabı duymuş olmasına rağmen oldukça şaşırmış gibi yaptı. Bir umut onu ikna edebilirdi.
"Neden?"
"Potter'a böyle bir şey söyleyerek onu şımartamazsın."
Deborah kaşlarını çattı.
"Ne diyorsun sen Lils? Böyle bir şeyi bilmeye onun da hakkı var."
"Hayır yok. Sonuçta merak eden bendim, o değil."
"Ama--"
"Debbs hayır! Merlin aşkına, pişman ediyorsun beni!"
Deborah kaşlarını serbest bırakmayı reddederek yukarı kaldırdı. Bu onların arasında kalamayacak kadar önemli bir olaydı. Sonuçta senenin başında beri bir araya getirmeye çalıştığı çift hakkında sonunda olumlu gelişmeler yaşanıyordu.
"O zaman Ari ve Jen'e söylerim."
"Hayır--"
Deborah bu sefer Lily'nin kazanmasına izin vermeyecekti. Tamam James'e henüz söylemeyecek olabilirdi ama Jenna ve Ariel öyle ya da böyle bilecekti.
"Ya Ari ile Jen, ya da James. Sen seç."
Lily pes edercesine ellerini kaldırdı.
"Ama Jen'e söylersen Potter anında duyacak. Birbirlerinden sır saklamak için fazla yakınlar."
Deborah kıkırdayarak ayağa kalktı. İstediğini almıştı.
"Ben tembihlerim onu merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
أدب الهواة🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...