76. Bölüm: Beyinde Çığlıklar, Yaşlarda Acılar

1.3K 95 135
                                    

Sirius Black alnını ovuşturdu, uzun zamandır geciktirme peşinde olduğu an gelmişti. Neden bilmiyordu ama James'in onunla konuşmak istediği konuyu asla onunla konuşan olmak istemiyordu. Belki anıların ağırlığıydı onu korkutan belki de iki geçmişin korkunç birleşimi.

"Dinliyorum James." Çocuk her beden sinyaliyle dinlemek istemediğini söylese de James'in her türlü konuşmak istediği konuyu onunla konuşacağını biliyordu.

"Aslında-- kısmen korkutucu bir gerçek fark ettim diyebilirim. Beraberce çimenlikte oturduğumuz günden beri aklımı kurcalıyor--"

"Evet," Sirius derince yutkunup gözlerini yere çevirdi. Konuyu olabildiğince geciktirmişti, bunun işe yaramadığını fark etmişti şimdi ise tam tersini deniyor, bir an önce konuyu kapatmayı deniyordu. "Doğru. Deborah teyzenin annen dışında herkesten deli gibi sakladığı kızı."

James ellerini saçlarında gezdirip dolu gözlerini Sirius'un grilerine çevirdi. 

Uzun bir sessizlik.

Gözlükler yaşlara yol açtı, beyin durmadan tekrarlamaya alıştığı çığlıkları bir kez daha ninni gibi yankılattı, çocuğun nefesi akciğerlerine yeterli gelmedi; dünyasının kaydığını hissetti.

Uzun bir sessizlik. Beyinde çığlıklar. Yaşlarda acılar. Nefeste eksiklik.

James Potter yavaşça araladı dudaklarını sanki son kez konuşacakmışcasına.

"Deborah, benim-- benim kuzenim mi şimdi? Kimsenin varlığından haberi olmadığı?"

"Aslında bakarsan senin haberin vardı James, sadece hatırlamıyorsun, onunla küçüklüğünü geçirdin; bana hep kuzeninden bahsederdi benimle beraberken. O kuzenin sen olduğunu asla düşünmedim. Annenin de Deborah'ın varlığından haberi var James. Sadece hayatta olduğunu bilmiyor çünkü Deborah'ın babası Olivia'nın ona yazdığı bin mektubun birine bile cevap vermedi. Kızını kendine saklamak istedi çünkü annesinin başına ne geldiyse Black ailesinden gelmişti. Diana'yı Blackler katletmişti, kızının varlığını bir Black'e daha belli etmeyecekti; kim olursa olsun--"

"Bekle-- bütün bunların hepsini sen nereden biliyorsun?"

"Ben düşündüğünden şanslı bir pozisyondayım. Hem sana hem Deborah'a en yakın olanım; Black ailesinin tüm kara sırlarını ağzında sakız etmiş bir annem var, bilgi için daha neye ihtiyacım olsun ki?"

James gözlüklerini çıkarıp gözlerindeki yaşları temizledi. "Bunca zaman biliyordun da, söylemeyi akıl edemedin mi?"

"Doğrusunu söylemek gerekirse ikinize de bir şey olsun istemedim. James bu olay, Diana Black olayı, kesinlikle korkunç bir olay, bir trajedi; aynı zamanda Black ailesinin ünlerini korumak için neler yapabileceklerinin göstergesi. Deborah ile senin arandaki bağı açıklamak, ikinizi de tehlikeye sokacaktı. Hele ki Deborah'ı. Diana'nın bir kızı olduğunu Blacklerin öğrendiğini düşünsene. Kesinlikle ölümdü bu onun için. Gerçi annem farkındaydı ama içindeki Regulus sevgisi Deborah'ı korudu--"

"Ne? Annen nasıl-- Regulus ile ne alakası var?"

"Çok alakası var. Ben, Deborah ve Regulus beraber büyüdük. Annem onca süre Diana'nın  kızının varlığından haberdardı ama Regulus ile Deborah arasındaki arkadaşlık onu sır tutması için yüreklendirdi. Regulus'u Deborah'ın iğrenç biri olduğuna dair doldurmak için elinden geleni yaptı ancak başarılı olamadı, ta ki Diana biz 10 yaşımızdayken öldürülene ve Deborah babasının ani hamlesiyle taşınana kadar. O zaman Regulus Deborah'ın kötü biri olduğuna inandı çünkü annem ona onun kendisinden nefret ettiği için kaçtığını söyledi. Buna ben de inanmıştım ama Deborah 3. senenin başında kompartımanımızın başında bana gülümsediğinde annemin klasik yalanlarından birini ortaya sürdüğünü fark ettim."

A Legend Called The MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin