*Onca gündür hastayım, ama bu yazmadığım anlamına gelmiyor. Bu bölüm diğerinden bir hafta sonra hazırdı zaten.
Zaa, çok mutluyum lan bu aralar, hem de ölü gibi hastayken bile. Dersler falan çok ağırlaştı ancak lise ortamı + benim pozitifliğim birleşince tadından yenmiyor hayat.
Ama bir sürü bölüm taslağım var şimdi, en sonunda! Neyse buyurunuz. Uzunca beklediğiniz bölüm. *
🍀
Lily cevap bekleyen koyu kahve gözlere aldırmadan sakince omuz silkti. Bunlara alışıktı. Durmadan her şeyin James Potter'a şans vermesine adanması umrunda değildi artık. Hem, çocuğun aklında büyük ihtimalle başkaları vardı. Sonuçta, ne zamandır teklif etmemişti kendisine? Bir yılı aşmış mıydı?
"Kabul etmeyeceğimi biliyorsun."
"Biliyorum ama n-- Jen!" Deborah aniden oturduğu yerde sıçrayarak içeriye giren arkadaşına döndü diğerleriyle aynı hızda.
Jenna Regulus ile buluşacağını söylediğinden beri, heyecanla beklemişlerdi onu. Üçü beraber kafa kafaya verip o an neler yapıyor olabileceklerini bile tartışmışlardı, gerçi o tartışma Ariel'in fesatlığı yüzünden kapanmıştı. Üçü de kafalarındaki soru işaretlerinden kurtulmak için can atıyordu.
"Efendim?" Kumral saçları yüzünü hafifçe örttüğünden ötürü yanaklarındaki kızarıklığı dışarıya yansımıyordu Jenna'nın. Heyecanını ve deli gibi atan kalbini umursamadan buz kesmiş ellerini cebine yerleştirdi.
Ariel heyecanla ellerini ovuşturup sarı saçlarını ittirdi. Gözlükleri burnunun ucuna kaymıştı, ama umursamıyordu bile, tek istediği Jenna ve Regulus aşkının doğuşu fikrini doğrulamaktı.
"Ee, Regulus ne dedi sana?"
"Önemli bir şey deme--" Jenna heyecanla titreyen bedenine hakim olamadığını fark ettiği an saçlarını ittirip cebinden çıkardığı soğuk avuçlarını yanaklarına bastırdı. "Beni öptü!"
Lily gözlerini kırpıştırırken 'Ben biliyordum' bakışını sergileyen Ariel'e bakıp Jenna'ya geri çevirdi yeşillerini. Regulus Black'in birine bağırmaktan başka bir şey yapabileceğini asla düşünmemişti, hele de 'kanıbozuk' dediği birine.
Aslında her şey oturuyordu yerine, Regulus'un durmadan Jenna'ya bakmaktan veya konuşmaktan çekinmesi, yaz tatilinde kendisine yanaşan kızdan kaçması, sürekli kendilerini dikizlemesi, Remus Hayley'i gözlerken Regulus'la göz göze gelmesi... Hepsi yavaşça oturuyordu ancak Lily yine de inanmakta oldukça zorlanıyordu.
"Regulus-- Black ve yakışıklı olan, seni öptü mü?"
Jenna kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra bedenini soğuk zemine bıraktı. Zaten soğuk olan ellerine yayılan ekstra soğukluk onu rahatsız etmek yerine rahatlatıyordu, düşünceleri berraklaşıyordu vücuduna hücum eden soğuk hissiyle. Derince nefes alıp hızlıca sıralamaya başladı soğuk elleri heyecanla kıpırdayan midesine uzanırken.
"Ben biraz kaçarak gelmiş olabilirim, o da arkamdan gülmüş olabilir, ay ama-- ama hiç böyle deli gibi hissettiğimi hatırlamıyorum!"
Odadan gülme sesleri yükselirken Jenna kaşlarını kaldırdı. "Neye gülüyorsunuz, ciddiyim."
"Sen hep delisin Jen. Bu bilmediğin bir duygu olamaz." Deborah kahkahalarının arasında hızlıca sıraladı.
"Hayır daha önce böyle olmadığıma eminim." Jenna hafifçe güldü, "Şu an fotoğraf çektirmem lazım, nasıl göründüğümü hep anımsamam için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfiction🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...