Monica yanında beliren James ile Jenna'ya aldanmayacak kadar kin ile dolmuştu o an.
"Sana tek bir şey söyleyeceğim Lily." derince nefes aldı kalbini durdurmaya çalışırken. "Jessica'yı hatırlar mısın, Sirius'un sevgilisini? Tom seni onunla aldatıyordu, hatta Black, Jessica ile çıkmaya başladığında şoke olmuştu, sırrı açığa çıkacak diye. Görüyor musun zavallı halini? Tom ikinizi de parmağında oynatırken sen şu acınacak halinle Tom'un sadece sana deliler gibi aşık olduğunu düşünüyordun."
Jenna, Monica'nın özenle ütülenmiş yakalarını kavrayarak yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Lily'yi Tom ile tehdit etmesi umrunda değildi, ama arkadaşının üzerine bu kadar yüklenilmesi sinirlerini hoplatmıştı.
"Onun işi Tom ile uzun zaman önce bitti. Ancak unutma Martinez, benim işim seninle asla bitmeyecek."
James'in, belini kavrayan kollarını hissettiğinde Jenna tansiyonunun tavan yaptığından emindi. Nedensizce kendini kaybettiğini hissediyordu o an, kontrol kendisinde değildi, ve görünüşe göre uzun zaman boyunca da kendisinde olmayacaktı.
"Bırak!" diye bağırdı kulakları delen tiz sesiyle. "Bırak da onun o dilini ona yedireyim!"
James'in itiraz eden sesi kulaklarına akın ettiğinde Jenna delirmişti, arkadan gelen Regulus Black'in sesini duyamayacağı kadar hem de.
"Jenna?" çocuk sordu, kafasını ileriye uzatıp, James Potter'ın kucağında çığlıklarla debelenirken, Lily ile Hayley'in sakinleşmesini tekrarlayan uyarılarını dikkate almayan kızın kendi sevgilisi olup olmadığını öğrenmek amacıyla.
Jenna, James kendisini yere indirdiğinde Regulus Black'in kendisini yargılayan bakışlarına karşılık utanacak pozisyonda değildi.
"Ne var Regulus?" bağırdı bir anda, "Deli hallerimden bahsetmedi mi kimse sana? Siktir git öyleyse!"
"Ne diyorsun--"
"Siktir git aşkım, diyorum!"
Jenna, Monica'nın alaycı gülüşlerini duyduğunda çevirdi kafasını.
"Bir daha, Martinez, bana güldüğünü duyarsam asamı öyle dayarım ki boğazına, kılıç gibi çıkar öbür taraftan!"
Jenna tehdidinin anlaşılmasını beklemeden kurtuldu James'in kollarından.
"En büyük göt kafalı da sensin Potter, biliyor muydun?"
Ve arkasından gelen seslere aldanmadan fırladı dışarıya.
🍀
"Hayır Ariel, öyle yapmıyorsun."
Pembe saçlı kız bir kez daha bıkkınlıkla salladı kafasını iki yana doğru. Ariel'in böylesine zeki olarak bilinmesinden sonra karşısındaki kızın basit bir saç örgüsü bile yapamaması başlarda komik gelse de, artık canını sıkmaya başlamıştı.
"Ne yani, sen çok mu iyi biliyorsun Ciara?" Ariel elindeki sarı tutamları bıraktı sinirle. Yaklaşık 3 saatir şu aptal saç örgüsüyle uğraşıyordu ve ilerleme kaydettiği söylenemezdi.
"Eh, bugün saçını 3. kere öreceğimi düşünecek olursan, sanırsam çok iyi biliyorum. Şimdi, arkanı dön ve diz çök ki rahatça örebileyim."
Ariel sorgulamadan itaat etti kızın emrine. Biliyordu Ciara Garcia'nın örebildiğini, yani kız saçını 3. kez örüyordu ve her seferinde daha güzel oluyordu.
Yine de Ariel bunun basit büyülerle çok daha kolay halledilebileceğinden emindi ancak yine de durmadan kavga ettiği kızla kurduğu temelsiz ve geçici arkadaşlık onu memnun ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfiction🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...