Lily nefes nefese kızlar tuvaletine girdi. Etrafa göz atarak çocuğu aradı. James daha gelmemişti. Önce bir rahatlama hissetti ancak hemen sonrasında ise büyük bir sinir dalgası kapladı içini.
Nasıl gecikebilirdi ki?
Tamam belki bu buluşmayı James'in yorucu bir gününe çeken kendisiydi ama onun da gecikmesi gerekmezdi değil mi?
Kapıyı çarpmak için eli kapı koluna gitti, tam kapıyı çarpacakken elinin üstüne bir el kapandığını hissetmesiyle arkasına döndü.
Ela gözler kendisine telaşlıca bakıyordu.
"Evans! Dur, yüzüme çarpacaksın kapıyı."
"Potter? Gelmeseydin?"
James kolundaki saate baktı.
"Hadi ama, altı üstü 1 dakika geciktim. Kusura bakma."
Lily gülümseyerek James'e baktı. Bu Patronus olayını her şeyden çok istiyordu. O yüzden şimdi durup çocuğa trip atma zamanı değildi. Çocuğu incelemeye başladı. Üstünde adının yazılı olduğu bir Quidditch forması bekliyordu ama o Muggle kıyafetleri olan siyah kazak ile kot giymişti. Yuvarlak gözlükleri her zamanki pozisyonundaydı, insanın uzanıp düzeltesi geliyordu, hafifçe arkaya itilmeye ihtiyaçları vardı. Gözleriyse gene aynı muzip parıltıları saçıyordu. Saçları yine dağınık siyah dalgalarıyla serseri görünümü kazandırıyordu ama bir farklılık vardı. Saçları... Islak mıydı?
Lily çocuğa yanaşarak ellerini yukarıya kaldırdı ve James'in saçlarının içinden geçirdi. Etrafa mükemmel bir koku yayılırken James'in saçlarının ne kadar yumuşak olduğunu fark etti Lily. Her ne kadar yarısı ıslak olsa da. Yaptığının absürtlüğünü fark edip elini anında geri çekti.
"Sen-- saçların niye ıslak?"
James iki elini de saçlarından geçirdi. Lily'nin kızarması hoşuna gidiyordu.
"Duştan çıktım."
"Üşümüyor musun?"
"Üşüyorsam benim için endişelendiğini kabul edecek misin?"
Lily hiddetle James'e vurdu.
"Kes sesini!"
James lavabonun yanına gelerek yaslandı.
"Sen beni lanetleyip biz Filch'e yakalanmadan önce hadi başlayalım."
Lily James'le aynı anda asasını çıkarıp gözlerini egoiste çevirdi.
"Tamam. Nasıl olacak?"
James kıza yanıt vermeden asasını kavradı. Zarif bir hareketle asasını kaldırdı ve Lily'ye talimatlar vermeye başladı.
"En mutlu anını düşüneceksin Evans. Yaşadığın en güzel anı. Ama sadece mutluluk hissettiğin bir an olacak. Başka hiçbir duyguya yer yok. Anlaştık mı? Saf mutluluk."
Lily James'i tüm dikkatini vererek dinledikten sonra anılarında dolanmaya başladı. Saf mutluluk arıyordu. İyide, o hiçbir zaman sadece mutluluk hissetmemişti ki. Yani öyle düşünüyordu. Mutlaka başka bir duyguyla karışık olmalıydı değil mi? Anılarından uzaklaşıp James'e baktı. Dudaklarında çarpık bir gülümsemeyle kendisini izliyordu.
"Sen hangi anıyı seçmiştin Potter?"
"Diana Teyzem ile olduğum bir an."
"Yapsana bir göreyim."
James gülümseyerek asasını salladı ve sihirli sözler dudaklarından döküldü.
"Expecto Patronum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Legend Called The Marauders
Fanfic🍀 Çapulcu olmak bunu gerektirir. 🍀 Çünkü Çapulculuk herkesin altından kalkabileceği bir görev de değil. 🍀 Çapulculuk sadece dört kişinin, o özel dört kişinin bir arada bulunmasıyla gerçekleşecek bir sihirdi. James Potter, Sirius Black, Remus Lupi...