1.Bölüm

46.2K 943 20
                                    

Üniversiteyi yeni bitirmiş bir kız. Hayatın zorluklarından hiç haberi olmadı. Yolunun üzerine çıkan tüm engelleri kaldıran bir aileye sahipti.

Kırıklıklarla dolu bir ailesi; annesi hergün başka biriyle, babası hergün başka biriyleydi.Daha boşanmış bile değillerdi oysaki.

Eylül, zorluğun ne demek olduğunu bilmese bile hissedebilecek kadar zeki bir kızdı.

"Geliyorum anne!"

Annesi sabahtan beri kızı Eylül'e seslenip duruyordu. Geceden kalma olduğu her halinden belli oluyordu.

İçeriye yalpalayarak girdi. Bu sırada eliyle platin sarısı saçlarını düzeltiyordu.

Eylül, annesine karşın o kadar doğaldı ki -tabiî bir o kadar da monoton.

Diğer arkadaşlarına yada kuzenlerine hiç mi hiç benzemiyordu.

"Nerede kalmış benim meleğim?"

İlgisiz bir anne olmasına rağmen Eylül'e hep 'meleğim' diye hitap ederdi. Belki de bunun tek sebebi kendinde olmayan saflığı onda görmüş olmasıydı, kim bilebilirdi ki sanki?

"Müzik dinliyordum, duymamışım. N'oldu?"

Hayatını değiştirecek olaydan haberi bile yoktu. Bu yaşına kadar kim ona danışarak iş yapmıştı ki sanki? Kendi hayatının kararlarını bile hep ailesi vermemiş miydi şimdiye kadar?

"Akşam baban gelip bizi alacak. Dışarıya yemeğe çıkacağız.Seninle konuşacaklarımız var."

Annesi ve babası ne zaman bir araya gelse sonuç hep kavgayla biterdi şimdi ne olmuştu da birlikte düşünüp karar veriyorlardı? Eylül, bu işin ciddi bir konu olduğubu fark etmişti. Çünkü hem annesi hem de babası, bir araya gelmemek için ellerinden geleni yaparlardı. Hem de 'şüphesiz'.

"Tamam."

Eylül, o kadar şaşırmıştı ki bu konuyu sorgulama gereği bile duymadı. Annesine kısaca 'tamam' dedikten sonra hızlıca merdivenleri çıktı. Odasının önüne gelince telefonu hafifçe titredi. Telefonunu, kot pantolonunun arka cebinden çıkarıp yanıp sönen ekranına baktı. Gelen bildirimi aniden gelen bir refleksle açtı.

Mert Başaran, yeni bir fotoğraf güncellemesi.

Odasının kapısını açıp kendini hemen yatağına attı. Telefonunun ekran kilidini açıp gelen bildirime tıkladı. Resim yüklenirken o kadar heyecanlıydı ki! Sevdiği çocuğun her hareketini takip edecek kadar tuhaf bir kızdı o. Neden heyecanlı olmasın ki?!

Aniden gelen bir şok dalgasıyla ağlamaya başladı. Bu çok değişik bir ağlamaydı. Sanki duygularından yoksun bir şekilde, sessizce. Sacede göz yaşlarını dökerek.

Hayallerinin aşkı Mert Başaran,şimdi kaçıncı sevgilisiyle çıkıyordu?

Nice zamandır aşık olduğu tek adamdı, Mert. Ama istisnasız Eylül'ün varlığından bile haberi yoktu. Özellikle de bu sarmaş dolaş çekilen fotoğrafa göre.

Fotoğrafın altına düşmüş olan notu okurken hafifçe tebessüm etti. Acı çeken bir tebessümdü bu. Çünkü o da biliyordu ki, Mert Başaran, sahip olamayacağı bir mucizeydi.

'Sarı papatyam...' Yanındaki kıza hitaben ettiği bu laf, yüreğini burkarken sadece düşündü.

Keşke onu sarı papatyası olabiseydim. Keşke sarı papatyası olabilecek özelliklere sahip olabiseydim.

Keşke onun olabilseydim.

Zoraki AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin