"Engin bilgilerime dayanarak söylüyorum ki... Mert'i sana aşık edeceğim."
***
Eylül'ün gözünden;
"Nasıl olacakmış bakalım o?"
Bana uzaydan gelmişim gibi baktıktan sonra konuşmaya başladı.
"İşte orasını bana bırak."
***
Eda,kendinden emin bir şekilde konuştuktan sonra tam tamına iki saat geçti ve biz hâlâ bir şey yapmadık .
Canımın sıkıldığını belli eden bir nefes verdikten sonra arabanın içinde rahatsızca kıpırdandım ve Eda'ya döndüm.
"Nereye gittiğimizi öğrenebilir miyim acaba?"
Onun da sıkıldığı her halinden belli oluyordu.
"Sen hiç basit bir alışverişle güzelleşen bir kız gördün mü?"
Tek kaşını kaldırarak sorduğu soru karşısında gözlerimi devirdim.
"Nereye gidiyoruz peki?"
"Annemin güzellik salonuna."
Annesinin güzellik salonu olduğunu hatırlayıp tebessüm ettim.
Yaklaşık yarım saat sonra araba durdu. Gelip gelmediğimizi anlamak için kafamı camdan uzatıp dışarıya baktım.
Aksoy Güzellik salonu
Kocaman tabelaya ve büyük binaya baktım.
Yetişkin ağaçların ve rengarenk çiçeklerin göz doldurduğu bir bahçeye sahipti.
Eda'nın kolumu dürtmesiyle arkamı döndüm ve bana 'soru soran' gözlerle bakan zarif bir suratla karşılaştım .
"Hadi inelim ."
Eda'nın inmesiyle bende arkasından indim. Merdivenleri ağır hareketlerle çıkan -ki böyle bir yavaşlıkta yürümelerini ayakkabılarının uzun topuklarına bağlıyorum- kadınlara baktım.
Saçlarına hergün bakım yaptırıyordur herhalde diyerek düşündüm. Kadına daha fazla bakmayı bıraktım ve önüme bakıp, dönen kapıdan içeri girdim.
"Hayatımm."
Bize doğru gelen kadına baktım.
Yürürken volümlü saçları sallanıyordu ve altın renkli göz makyajı mavi gözlerini ortaya çıkarıyordu. Oldukça düzgün fiziği kadının yaşını fazlasıyla genç göstermeye yetiyordu.
Eda'ya sarıldı ve sosyeteye özgü havadan bir öpücük verdi.
Eda, bu kadar ilgiden sıkılmış gibi konuşmaya başladı.
"N'aber anne?"
Kadın,kollarını açmış bana doğru gelirken neşeli ve aynı zamanda melodik bir sesle konuştu.
"İyiyiiiim. Eylülcüğüm evlilik nasıl? "
Ve ardından dehşet dolu gözlerle bana baktı.
"Bu saçının hali ne? Asfalt kadar sert! Aman Allah'ım ! Geç otur şu koltuğa seninle bizzat ben ilgileneceğim."
Konuşurken eliyle ilerideki koltuğu gösterdi ve 'gerçekten' şaşırmış bir şekilde etrafa bakınmaya başladı.
Yapacak bir şeyim olmadığından gösterdiği yere oturdum ve aynadan yansımama baktım. Cidden saçlarım beton gibi sert ve mattı. Elimi uzamış kaşlarıma götürdüm.
Daha düğün günü bakım yaptırmışken şu an nasıl bu kadar rezildim?
Eda,yanımdaki koltuğa oturdu ve bana güven veren bakışlar attı.
"Her şey güzel olacak."
Ona güveniyordum aslında ve tabiiki annesine.
Seçil teyze arkamda belirdi ve elini omzuma koydu.
"Merak etme emin ellerdesin."
***
Saçımın yıkanması bittikten sonra eski yerime geri döndüm bu sırada saçımdaki havlu düşmesin diye elimle tutuyordum.
Koltuğuma yavaş ve temkinli bir şekilde oturduktan sonra tecrübeli kuaförlerden biri saçımdaki toz pembe havluyu çıkardı ve tutam tutam kurutmaya başladı.
Saçım tamamen kuruduktan sonra adam gitti ve yerine tekrardan Seçil teyze geldi.
Ellerini saçımda dolaştırdıktan sonra pembe rujlu dudaklarını büzerek konuştu. Bu hareket onu toy biri gibi gösteriyordu.
"Nasıl bir şey istediğini sormak istiyorum aslında..."
Tam ağzımı açacakken beni susturdu.
"Ama şu an düşünüyorum da sana bir şey sormayacağım."
Eline -fazlasıyla- keskin bir makas aldı ve aklından hesap yaparmış gibi düşündükten sonra saçımın bir tutamını kesti.
***
Önceden belimde olan saçlarım şimdi omuz ve sırt hizamda duruyordu .Aralarında tarif edemediğim bir tondan röfleler vardı.
Hoş dalgalarla hacim kazanan saçlarıma gururla baktım.
Cidden bana sormaması iyi olmuştu çünkü eğer bana sorsaydı kesinlikle ortaya böyle bir şaheser çıkmazdı.
Saçlarım yapıldıktan sonra kaşlarımı ve tırnaklarımı da düzeltmişlerdi. Ve suratıma 'gerçekten' güzel bir makyaj uygulamışlardı.
Eda'ya döndüm ve sabahtan beri suratımdan silmediğim gülümsememle baktım.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
Biraz düşündükten sonra sorumu cevapladı.
"Alışverişe gidelim . Babaanne kıyafetlerinden kurtulup güzel bir şeyler almanın zamanı geldi."
Kafamı salladım ve o ne derse onu yapmaya başladım.
***
3 Saat sonra;
Taksiden inerken beynim jöle kıvamına gelmişti ve başım çatlıyordu.
Ama bir yandan da mutlu ve huzurluydum.
Cidden güzel olmuştum ve aldığım kıyafetler çok hoştu. En son aldığım ve aldıklarım içinde en çok beğendiğim siyah dar elbiseyi üzerime giymiştim .
Acaba Mert, ne düşünecek diye beklerken aniden evin kapısı açıldı.
Mert,yüzünde telaş ve korkuyla bana bakıyordu ve sonra başka türlü bakmaya başladı bu bakış...Şaşkınlık doluydu.
"B-ben se-seni çok merak et-tim."
Kapının önündeki milyonlarca torbaya baktım ve ondan yardım etmesini istedim.
"Taşımamda yardımcı olur musun?"
"Ta-tabi."
Suratıma hafif bir gülümseme yerleştirip içeri girdim. Mert de arkamdan kapıyı kapatıp içeri girdi.
Yanıma gelip benimle yürümeye başladı. Yukarı çıkıp odaya girdim ve dolabın önüne poşetleri bıraktım. Yatağa oturup derin nefesler alıyordum.
Cidden alışveriş yapmak çok yorucuydu.
"Bi-biliyor musun çok güzel olmuşsun ."
Yanıma oturdu ve kendisini şaşkın ve bir o kadarda tatlı gösteren bakışlarıyla bana baktı.
"Teşekkür ederim."
Erkeklere özgü bir şekilde sırıttı.
"Bu güzelliği kime borçluyuz bakalım?"
"Sevgili kocama."
Ardından dudaklarımızı birleştirdi.