Eylül'ün gözünden;
"Mert...Kapı açılmıyor."
***
Bir iki saniye olduğu yerde durup bana baktı ve yanıma geldi. Birkaç adım gerileyip ona yer açınca o da kapının tam önüne geçti. Kapı kolunu kavrayıp açmaya çalışınca dikkatlice olanları izlemeye başladım.
"Açılmıyor."
Bu sefer şaşkın bakışlar sergileyen kısım ben olmuştum. Nasıl açılmazdı? Derin bir nefes aldım. Tüm gecemi burada, onunla geçirmek istemiyordum. Minik siyah çantama koyduğum telefonumu çıkardım. Buradan kurtulmak istiyorsam bir şeyler yapmam gerekirdi ve bu da ancak birilerine haber vererek gerçekleşecekti.
Telefonu açmaya çalışınca çekmediğini fark ettim. Doğruya!! Lanet olası bir bodrum katında duruyorduk!! Ne harika ama (!)
Elimle Mert'in kolunu dürttünce dikkatini bana doğru çevirdi.
"Telefonunu çıkar ve birilerine haber ver. Benimki çekmiyor sanırım."
Kafasını sallayıp beni onayladı ve elini siyah, kumaş pantolonunun cebine attı. Telefonunu çıkarıp bir iki bir şey yapınca onunkinin çektiğini sanmıştım.
"Malesef çekmiyor."
Derin bir nefes alıp verdim. Ve durumu analiz ettim.
1) Bodrum katında kaldık.
2) Bodrum katında Mert'le kaldık.
3) Bodrum katında, tüm gece Mert'le kalacağız.
Tüm sonuçlara bakınca karamsar yönüm içimi yemeye başladı. Onunla kalamazsın Eylül.
Mert'i ani bir hareketle kenara itip geniş demir kapıyı yumruklamaya ve yardım dilenmeye başladım.
"Yardım edin!! Burada kaldık!!"
Lanet olası müzik sesimi örterken umutsuzca bir iki adım geriledim ve odanın camlarına bakınmaya başladım. Yukarıdalar ve minicikler. Şahane (!)
İlerideki eski koltuğa oturup -oldukça- sıkıntılı bir yüz ifadesi takındım.
Mert'in gözünden;
Eylül, köşedeki eski ve tozlu koltuğa oturunca etrafıma göz attım ve bugün olacakları analiz ettim.
1) Eylül'le mahsur kaldık.
2) Kendimi affettirmem için bir işaret gönderildi.
3) Eylül'le kocaman bir gece geçireceğim.
İşte başlıyoruz...
***
"SUS ARTIK!!"
Elimle ağzımı kapatırmış gibi yaptım ama pes etmeyecektim.
"Sen de bana aşık olduğunu biliyorsun Eylül. Herkes biliyor..."
Dişlerini sıktığını fark etmem uzun sürmemişti ama kabullenmek zorundaydı.
"Evet...Seni seviyordum ama eskiden. Çoook eskiden!"
Gözlerimi devirdim.
"Aşk kalıcıdır. Bunu sen benden iyi biliyorsun."
"Demekki sana aşık değilmişim Mert..."
Minik bir nefes verdim ve sessizce fısıldadım.
"Sen öyle san."