Sema teyze odanın kapısını hızlı bir şekilde açıp içeriye daldı.Bu ani hareketine karşın korkudan yerimde zıpladım bile denebilir. Kafamı o tarafa çevirirken o da ilerideki çalışma masasının yanında ayakta dikilmiş bir şekilde renkli kalemlerin olduğu kutuyu düzeltiyordu. Yaklaşık bir iki gün önce aldığım kitapları poşetlerinden çıkarıp kitaplığa yerleştirdim ve Sema teyzenin yanına doğru yavaş hareketlerle adımladım.
"Bir şey mi oldu annecim?"
Sema teyze elini kabarık,kumral saçlarından geçirdi. Oldukça telaşlı ve heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Kızım, bu akşam ailecek bir yemek olacak. İşte...Herkes gelecek falan."
İlk defa duymuş gibi bir ifade takındım ve olduğum yerde durmayı bırakıp, çarşafları yeni değiştirilmiş olan yatağa oturdum. Mavi çarşaf, oturduğum bölgeyle beraber biraz gerildi ve kırıştı.
"Şeyy ne tür bir yemek olacak?!"
Bir süre sessizce olduğu yerde dikildi ve konuşmadı. Ben de fırsattan istifade son bir iki gün içinde yaşadıklarımı gözden geçirdim. İlker telefonla aramıştı ve 'o' kızla buluştuğunu ve sevgili olduklarını anlatmıştı. Onun adına fazlasıyla sevinmiştim doğrusu. Telefonda sesi o kadar mutlu geliyordu ki...Her ne kadar daha görmesem de kızı bayağı sevdiğini anlamıştım. Bir diğer mesele Mert,beni kendine aşık etmek için tuhaf yöntemlerde bulunmuş ve her ne kadar bilmese de benim ona aşkımı körüklemişti. Ki bu kötü bir şey. Boşanma işlemlerinin başlamasına sadece birkaç gün kaldı ve benim tek umudum olan 'balo' gelip çatmıştı.
Eski usûl bir yönteme benzettiğim 'balo' hakkında birkaç bilgi edindim doğrusu. Mert'e sorduğumda -ki bunu nasıl öğrendiğimi sorup durdu- önceden de diğer adaylara yapıldığını anlattı.
Sonuç olarak, ben de dahil birkaç kız, Başaran ailesine alınmak için belirli bir sınavdan geçiyorlarmış. Fakat ben diğer kişilerden farklı olarak sınavı, evlendikten sonra olacakmışım. Sınav dedikleri de zaten bu baloymuş
Sema teyze biraz daha bekleyip sorumu cevapladı. Ama pek de açıklamada bulunmadan odadan ayrıldı.
"Balo tarzı bir şey. Hazırlanmaya başlasan iyi olur saat sekizde evden ayrılacağız."
Konuşmamız biter bitmez ve tabiiki Sema teyze odadan çıkar çıkmaz Eda'ı aradım. İkinci çalışta açılınca sessizce ve bir o kadar da hızlıca olanları anlatmaya başladım.
"Balo bugünmüş Eda!!"
Telefonun diğer ucundan heyecanlı bir nefes veriş duydum.
"Hemen buraya geliyorsun. Dur dur telefonu kapatmadan hatırlatıyım. Kıyafetini de getirmeyi unutma!!"
Eda,lafını bitirince telefonu kapattım ve kıyafeti düzgünce torbasına koyup evden çıktım. Bahçe kapısına ilerlerken Mert'in sesini duydum. Sesin geldiği yöne dönünce Mert'i evin kapısında dikilirken gördüm.
"Nereye ?!"
Bir iki kez gözlerimi kırpıştırdım.
"Edalara gidiyorum. Saat sekiz gibi beni oradan alır mısın?!"
Yavaşça kafasını sallayıp onayladı.
"Peki, alırım."
***
"Şimdi Andreas, annemin en iyi kuaförüdür. Özel olarak bugün sadece bize çalışacak. Imm bu da...Seda. Pedikür manikür falan yapacak ve..."
Eda, evin içine doluşan kişileri tanıtmaya devam ederken saat beşe yaklaşıyordu bile. Ellerimle gözümü ovuşturup, kendimi makyaj masasına attım. Masanın aynasından Eda'ya baktım.
"Artık başlasak mı?!"
Heyecanla kafasını salladı. Belli ki kendini kanıtlamaya çalışıyordu. Arkadaşı için bu kadar uğraşması, beni fazlasıyla duygusallaştırsada ağlayarak gözlerimi zombileştirmek istemiyordum.
"Hadi başlayalım."
Gelmeden birkaç saat önce duş aldığım için saçlarım temizdi bu yüzden yıkamaya gerek duymadan hazırlamaya başladılar bile.
Adının Seda olduğunu hatırladığım manikürcü kadın, tırnaklarımdaki yarısı yenmiş bordo rengi ojeyi silip yerine beyaz bir renk sürdü.
Karşıma geçip aynayı boydan boya kapatan kadın makyajımı yapmaya çalışırken rahatsızca, olduğum yerde kıpırdandım.
***
Aynadan kendime bakarken salak gibi sırıtmaya başladım.
Bence işe yarayacak...