"Ben zaten seninim ."
***
Onun şaşkın bakışları altında utandığımı hissettim. Gözlerimi kaçırdım.
"Artık eve gidelim mi?"
Kafasını 'tamam' anlamında salladığında arabayı çalıştırdı.
Yol boyunca kafamı camdan kaldırmadım acaba İlker şuan ne yapıyordu?
İnşallah canı çok acımamıştır...
Araba durunca geldiğimizi anlayıp arabadan indim . Mert'te inince önümüzde duran beyaz villaya baktım . Kenarları işlemeli evin bahçesinde kocaman bir havuz ve minik bir botanik bahçesi vardı.
Bekçiye selam verip içeri geçtik . Demir kapı yavaş yavaş açılırken ne yapacağımı düşünüyordum . Birden aklıma gelen fikirle gülümsedim ve misafir evi olan mini villaya doğru yürümeye başladım.
"Heyy nereye gidiyorsun? Ev bu tarafta!"
Yüzümü ona dönerek sorusunu cevapladım.
"Seninle aynı evde kalacağımı düşünmedin değil mi?"
Bana şaşkın şaşkın bakarken arkamı dönüp misafir evine yürümeye devam ettim.
Arkamdan geldiğini adım seslerinden ayırt edebiliyordum.
"Saçmalama ."
Sesini taklit ederek konuştum.
"Saçmalama ."
"Benim sesim öyle değil bi kere!"
Tekrardan sesini taklit ettim.
"Benim sesim öyle değil bi kere!"
Sürgülü kapıyı çekip içeri girdim.
Genel olarak beyaz ve pembe tonlarından oluşan odaya göz attım.
O da arkamdan mini eve girdi .
Kadife örtüyü masadan çektim ve onun eline verdim.
"Kadifelerden nefret ederim . Kumaşını elleyince kusasım geliyor.Sen de huylanmaz mısın?"
Bana yan sırıtışlarından birini yolladı.
"Hayır . Huylanmam."
Ona 'sen bilirsin' anlamında omuz silktim.
Bir süre sonra Mert sessizliği bozdu.
"Sen kararlısın herhalde ben uyumaya gidiyorum ."
Kafa salladım ve Mert çıktıktan sonra telefonumu elime aldım.
İlker'in nasıl olduğunu çok merak ediyordum o yüzden hemen mesaj attım.
*İyi misin İlker ? Ben tüm olanlar için çok özür dilerim ve...Seni öptüğüm için.*
Kısa bir süre sonra mesaj geldi.
*İyiyim ben sadece gözüm moraracak gibi. O hayvan herif sana bir şey yapmadı dimi?*
Mert, her ne kadar ayı olsada ona böyle hitap etmesi sinirimi bozmuştu.
*Ben de iyiyim . O zaman sonra görüşürüz .*
*By!*
Kıyafetlerim yanımda olmadığı için üzerimdeki günlük kıyafetlerle uyumaya karar verdim.
Yuvarlak şekli olan yatağa uzanırken olanları gözden geçirdim.
İlker'in gözü mor.
Mert , bana sahibim gibi davranıyor.
Eda kaç gündür ortada yok.
Bu minicik evde tek başıma kaldım.
İnsan bi ısrar eder , gel aşkım kalma bu gurbet ellerinde sensiz yapamam canımın içi der . Ama beyfendi gelmiş 'sen kararlısın herhalde ben uyumaya gidiyorum.' diyor kıro!
Neyse kafamı yastığa gömüp uyumaya çalıştım.
***
Sabah olduğunda başım o kadar çok zonkluyorduki bir ara öldüğümü bile düşündüm.
Nerede olduğumu hatırlayıp yataktan kalktım ve üzerimi düzelltim. Kendime çeki düzen verdikten sonra kapıyı açıp temiz havayı içime çektim.
Eve doğru giden taş süslemeli yoldan geçtikten sonra kapının zilini çaldım. Hizmetli olduğunu düşündüğüm orta yaşlı bir kadın kapıyı açtı ve gülümsedi.
"Hoşgeldiniz Eylül hanım . Sizi daha önceden bekliyorduk ama Mert bey tek başına gelince..."
Kadına gülümsedim.
"Tanışmamız bu güne kısmetmiş.Size şey sorucaktım acaba kıyafetlerim nerede biliyor musunuz?"
Kadın kafasını sallayıp sorumu cevapladı.
"Mert beyin odasında olacaktı siz salona geçin şöyle bende gidip getireyim . Bu arada ne yapacaksınız kıyafetleri?"
"Şeyy garip gelebilir ama ... Ben misafir evinde kalmaya karar verdim de ..."
Kadın anladığını belli eden mırıltılar çıkardıktan sonra yukarı çıktı ben de onun arkasından salona geçtim ve etrafı incelemeye başladım . Oldukça gösterişliydi ki altın varaklı tekli koltuklar mı desem yoksa hint kumaşından örtüler , iran halıları mı karar vermedim doğrusu...
Yumuşaklığını görünüşünden belli eden ikili koltuğa oturdum ve odanın karşısındaki plazma tv ye bakmaya başladım . Odadaki diğer eşyalara göre o kadar tezatlık oluşturuyorduki , bu duruma bir anlam veremedim.
Kısa bir süre sonra Mert , içeri girdi.
"Ooo matmazelimiz beni mi özlemişte evime buyur etmişler?"
Matmazel ve madam gibi hitap sözlerinin farkında bile değildi ve benim ona bunu açıklayasım hiç yoktu.
"Beyfendileri izin verirlerse kıyafetlerimi alacağım."
Muhtemelen kinaye yaptığımı bile anlamamıştı.
Belki de onu hafife alıyorum hiçbir fikrim yok bu konuda...
"Alsınlar tabii ama beni bu kadar sevdiğini ilan edince geleceğini hiç sanmazdım doğrusu. "
Dün geceyi kasdederek beni aşağılaması sinirimi bozmuştu doğrusu.
"Neyi kasdettiğini anlamadım."
Bana yandan bir bakış attı ve sırıttı.
"Dün gece bana ait olduğunu söylüyordun ama."
"Hatırlamıyorum sarhoş olmalıyım ."
Birden yüzü düştü ama ardından toparladı.
"O zaman dünki gecemizi de hatırlamıyorsun."
Neyi kasdettiğini anlayınca kızarmaya başladım.
"Yalan söyleme ben öyle bir şey yapmam."
"Ama dün öyle demiyordun."
"KES SESİNİ NEYİ İMA ETTİĞİNİ.ANLAMIYORUM EĞER ÜSTELERSEN-"
"Eee n'aparsın?"
"Seni... Döverim."
Gülmeye başladığında gözlerimi devirdim.
"Komik olan ne bay ukala?"
"Bunu nasıl yapacağını merak ediyorum doğrusu?"
Aniden oturduğum yerden doğruldum ve yanına yaklaştım ve o daha ne olduğunu anlamadan gözüne yumruğumu geçirdim ve kızarmaya başlayan elmacık kemiğine bakıp fısıldadım.
"Kırmızı sana çok yakışıyor."