34.Bölüm

15.4K 457 6
                                    

Eylül'ün gözünden;

"Aman Allah'ım bu kıyafet sana çok yakışacak."

Suratımı buruşturdum. Balo saçmalığı için alışverişe çıkmıştık ve Eda, gördüğü her kıyafete aynı tepkiyi veriyordu. Gözlerimi yan taraftaki askılıklara çevirdim. Mavi tonlarındaki çeşitli modellerdeki kıyafetler bana bakıyordu. Ellerimi kabarık tüylü, mini elbisede gezdirdim. Küçükken böyle bir kıyafetim olduğuna emindim.

Sabahtan beri yanımızdan ayrılmayan görevli kadına sırtımı dönüp diğer kıyafetlere bakmaya başladım. Straplez, süt kahvesi renkli kıyafeti elime aldım. Güzel bir seçim olabilirdi ama bir balo için uygun olduğundan emin değildim. İlerideki mankenin üzerine giydirilen toz pembe kıyafete bakmaya başladım. Tek omuzluydu ve eteklerinin uçlarında minik taşlar vardı. Elimle kıyafeti göstererek görevli kadına döndüm.

"Şunun otuz altı bedeni var mı acaba?"

Kadın yanımızdan ayrılınca Eda'ya döndüm. Hipnotize olmuş bir şekilde elbiselere bakmaya devam ediyordu. Omzunu dürttüm.

"Yeter. Yiyecekmiş gibi bakmayı kes."

Bana döndü. Gözleri tuhaf bir biçimde parlıyordu ve konuşmuyordu. Elimi gözünün önüne getirerek salladım.

"Dünya'dan Eda'ya!!"

Gözlerini bir iki kez kırpıştırdı.

"Burası harika bir yer."

Kafamı onaylarcasına salladım.

"Öyle."

Konuşmamız, görevli kadının elindeki kıyafetle yanımızda dikilmesiyle sona erdi. Uzattığı otuz altı beden pembe elbiseyi elime alıp kabine doğru yürümeye başladım. Kabinlerin hepsi dolu olduğu için kapının önünde beklemeye başladım. Elbiseyi omzuma atıp telefonumu arka cebimden çıkardım.'Bir yeni mesaj' gelen bildirime tıklayıp mesajı açtım.Mert'tendi. 'Nerdesin?! Uğraşacak birileri olmayınca hayat çok sıkıcı o_O' Mesajı okuduktan sonra istemsizce gözlerimi devirdim. Ve mesajına yanıt yazdım. 'Eda'yla birlikteyim şu an. Kız muhabbetleri.' Okurken tebessüm edeceğini umup telefonu tekrardan cebime koydum. Yaklaşık birkaç dakika sonra kabinlerden biri boşaldı ve ben de içeri girip üzerimi giyindim.

Aynadaki yansımama bakıp sırıttım. Pembe renk tenimle uyumlu olmuştu ve 'oldukça' hoş duruyordu.Kabinin kapısını açıp Eda'ya doğru yürümeye başladım. Omzuna dokununca bana döndü ve tek kaşını kaldırdı.

"Bu kıyafeti senden önce görmeli ve ben almalıydım."

Sırıttım.

"Sana daha çok yakışacağına eminim."

Dilini çıkardı ve etrafımda dönmemi işaret etti. Ben de dediğini yapıp etrafımda döndüm. Bu sırada elbisenin eteğine basmamak için olağanüstü bir çaba harcıyordum. Bir iki tur döndükten sonra durup Eda'ya baktım.

"Alıyor muyuz?!"

Kafasını sallayıp baş parmağını kaldırdı. Kabine geri dönüp kapısını kapattım. Kıyafeti çıkarmadan önce pantolonumin cebinden telefonumu alıp mesaj gelmiş mi diye baktım. Yoktu. Böyle şeyler sadece bir kez olur sanırım. Elbisenin fermuarını açmaya çalışınca aklıma gelinlik alışverişimiz geldi. Gelinliğin fermuarını kapatamamıştım ve Eda'yı çağırmıştım.Ama onun yerine kabine Mert girmişti...

Birden tuhaf bir biçimde gülümsemeye başladım.Elbiseyi üzerimden çıkarıp kendi kıyafetlerimi giydim. Kabinden çıkıp kasaya doğru yürümeye başladım.Kasiyer kadına elbiseyi uzatıp parasını ödedim.

Eda'ya bakınmaya başladım ama mağazanın içinde değildi. Telefonumu çıkarıp ezbere bildiğim numarasını tuşladım. Üçüncü çalışta açtı.

"Kapıdan çık ve otoparka gel."

"Tamam."

Onaylayıcı mırıltılardan sonra telefonu kapattım ve otoparka yürümeye başladım.İçeri girince ilerideki Ozan'ı fark etrim. Yanında Eda'da vardı.İkiside beni görünce gülümsediler.

Bir an için nedensizce kıskanmaya başladım. Bunun doğru olmadığını biliyorum ama onların aşkı bu kadar sorunsuzken ben ve Mert neden bu kadar uyumsuzuz ki sanki?! Aslında sorunin cevabı da kendisi kadar açıktı. Aşkımız değil aşkım. Platonik aşklar her zaman hüsranla mı sonuçlanır yoksa?!

Seni seviyorum diye geçirdim içimden. Peki ya neden? Diye sordum kendime. Çünkü aşk karşılık almadığın kadar mutlu ve umutsuz.

Zoraki AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin