Eylül, sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başladı.
Düğün gününün heyecanını üzerinde taşıyordu.
Eve gelen kuaför adam , sazaten güzel olan saçlarını dağınık topuz yapmıştı.
Gelinliğinin rengi , bronz tenine o kadar fazla yakışmıştı ki içinden Mert'e övgüler yağdırdı.
Eda , Eylül 'ü görünce şok olmuştu .
Eylül , güzelliğinin farkında olamayacak kadar saftı.
Eylül'ün gözünden;
Her şey o kadar güzeldi ki belki de bu bir aşk evliliği olsaydı mutluluğuma diyecek olmazdı ama...
Mert'in arabasının korna sesini duyunca kapıdan dışarı çıktım.
Mert'le göz göze gelince kalbim durdu sanki .
Bir insan nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi?
Onun da beni beğendiği belli oluyordu, tebessüm ederek yanına gittim.
"Se - sen.. çok güzel olmuşsun."
Onun bu sözü beni o kadar mutlu etmişti ki ne diyeceğimi bilemez oldum.
"Teşekkür ederim sende çok güzel olmuşsun , şeyyy yani yakışıklı olmuşsun."
Sesli bir kahkaha attı ve kapımı açtı.
"Buyrun ekselansları."
Arabaya binip onun da binmesini bekledim.
O da binince torpido gözünü açıp müzik albümlerine bakmaya başladım.
Aradığım şarkıyı bulunca sevinçten ağladım resmen!
Radyo kısmına takıp şarkının başlamasını bekledim.
Let her go , tüm arabayı kendine esir etmiş bir şekilde çalarken , hafifçe mırıldanıyordum.
"Passenger dinler misin?"
Yavaşça kafamı salladım.
"Sözlerini ezbere bildiğim tek şarkı birde Galatasaray marşını ezbere biliyorum."
Gözleri şaşkınlıkla açıldı ve arabayı durdurdu.
"Sen... Galatasaraylı mısın ? "
"Evet ne var bunda?"
"Ben fenerliyim kızım!"
"Eee?"
"Yani sende fenerli olacaksın!"
"Hadi ya onlar şikeci ama."
Onun aksine rahat ve soğukkanlı cevap verdiğim için iyice sinirlenmişti.
"Kızım bana bak şikeci falan deme en sinir olduğum şey şikeciymiş hıh!"
İyice gaza gelmiş bir şekilde konuşurken ona iyice yaklaştım ve elimi yanağına koydum.
"Sakin ol..."
O, sakinleşirken ne kadar yakın olduğumuzu fark edip ayrılacaktım ama eliyle kolumu tuttu.
Bakışları o kadar yumuşaktı ki...
"Gözlerin çok güzel..."
O bunu derken benim kalbim durmuştu bile.
"Teşekkür ederim."
Utancımdan kızardığıma emindim.
"Utanınca çok tatlı oluyorsun , yanakların ısırılası bir elma gibi..."
"Teşekkür ederim."
O iltifat ederken ben sadece teşekkür ediyordum .
"Artık gitsek mi , geç kalıyoruz da..."
Yavaşça geri çekildim. Arabayı çalıştırırken kafamı cama yaslamıştım.
Uzun bir süre boyunca arabada durduk , sanırsam yol birkaç saat sürmüştü.
Gelinliğime dikkat ederek arabadan indim.
Düğün değilde nikah yapılsaydı daha hoşuma giderdi sonuçta böyle herkesin içinde rol yapmak daha zor olacak.
Mert , kolunu uzatınca koluna girdim.Ve çiçeklerle süslü yoldan yürümeye başladık.
Kocaman bir çardağın önüne gelince aklıma Alacakanlık geldi.
Masaya oturunca olaya girmiş olduk.
Kel nikah memuru , soracağı soruları sormuştu ve 'evet'lerimizi söylemiştik.
Uzun bir süredir ne yaşayacağımı bilmiyordum ama şimdi emindim.
Mutluyum.