Eylül'ün gözünden;
Gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anlamam uzun sürmedi.
Her tarafta 'bilindik' bir beyazlık hakimdi...
Havanın kararmaya başladığını , çekilmiş pencerelerden ve açılmış ışıklardan anlamak pek de zor değildi.
Hastane yatağının karşısındaki koltukta oturmuş üç adet bedene baktım.
Sırasıyla Eda, İlker ve Mert'ti.
Olayları anımsamaya çalışırken gözlerimi onların uyku halindeki bedenlerine çevirdim.
En son hatırladığım İlker'in kızgın ses tonuydu , zaten gerisi karanlıktı.
Bayılmış olmalıyım...
Mert'in açılan gözlerine baktım . Neden beni o odaya kilitlemişti ki ?
Belki de kıskanmıştı ama kıskanmak için sevmek gerekmez miydi?
"Eylül uyandın mı ? "
Yavaşça boğazımı temizledikten sonra konuştum.
"Sence?"
Gözleri fazlasıyla yorgundu ama aynı zamanda sevinç pırıltıları da taşıyordu...
Yarım ağız sırıttıktan sonra ayağa kalktı.
"Ben... Doktora haber vereceğim."
Kafamı salladıktan sonra dönüp saate baktım.
21.46
Yaklaşık dört - beş saattir uyuyor olmalıydım.
Mert ve doktor olduğunu tahmin ettiğim bir adam içeri girdi.
Doktor, muayenemi yaptıktan sonra İlker ve Eda uyandı.
Gece kalmak için boş odalara giderlerken Mert, odada kaldı.
"Sen gitmiyor musun?"
Yanıma doğru gelirken konuştu.
"Hayır gitmiyorum . Biraz kayar mısın sığamıyorum da!"
Yatağın boşta kalan kısmına geçip battaniyeyi üzerine örttü.
Elleriyle de belimi sardıktan sonra kafasını enseme gömdü.
Sessizce fısıldadım.
"Heyy naptığını sanıyorsun sen yaa!"
Uykulu bir sesle mırıldandı.
"Üç kişi o küçücük koltukta uyumak ne zor sen biliyor musun?"
Sessizce konuşmaya devam ettim.
"Burada olmamız senin suçun biliyorsun değil mi?"
"Hıhı."
Dudaklarını ensemde hissedince hemen onu ittim.
"Ne yaptığını sanıyorsun ya sapık mısın nesin?"
Hafifçe sırıttı.
"Artık evliyiz unuttun mu ? Hem bu gece bizi-"
Hemen sözünü kestim.
"Asla ! Asla seninle öyle bir şey yapmam!"
Sırıtmasını yüzünden silmeden konuştu.
"Bekle ve gör, küçük fare."
Sonra tekrardan ellerini belimde hissettim.
"Şimdi sadece uyumak istiyorum."
Onun bu sözünün üzerine bir şey demedim ve onun şahane kokusuyla birlikte kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Sabahın ilk ışıklarında gözümü açtım.
Mert'in kokusunu hissedince yavaşça arkamı döndüm.
Mert, çarşafın altına girmiş ve elleri belimde bir şekilde uyuyordu.
"Şşşttt uyansana - uyansana - uyansana!!!"
Aynı kelimeyi binlerce kez söylememe karşın hala uyanmamıştı.
Kolunu dürttüğümde hala uyanmamıştı . Ben de son çare olarak ayağımla aşağı ittim.
"Aaaaaa! "
Kafamı yataktan aşağıya uzatıp ona baktım.
Kendimi tutamayıp gülmeye başladım.
"Sen artık haddini aştın küçük fare!"
Onun bu sözü üzerine daha çok güldüm.
"Küçük fare mi ? Ben bezelyeyim ."
Mal mal güldüğüm için bana tuhaf tuhaf bakıyordu.
"Serum sende kafa mı yapıyor?"
Sarhoş olduğumu iddaa etmesi çok saçmaydı.
Aniden yerden kalkar pozisyona geldi ve beni de yere çekti.
"Şimdi ödeşme vakti!"