47.Bölüm

14.5K 433 34
                                    

Eylül'ün gözünden;

Eda karşımda sevinç çığlıkları atıp boynuma sarılırken sadece sıkıntılı bir nefes verip gözlerimi devirdim. Mert'in bir nevi çıkma teklifi edişiyle onun da morali yerine gelmişti. Ozan'ın annesi ile olan iğneleyici konuşmayı unutmasına sevinsem de ben onun kadar mutlu değildim açıkçası. Neden evliyken bir şans verememişti bana? Sadece şimdi ulaşılmaz olduğumu düşünüyordu ve ben ona yine bir şans verirsem beni yine hayal kırıklığına uğratacağını biliyordum. Ona olan sevgim sönmede de güvenim bitmişti...

Akşamki yardım yemeğine hazırlanmak için alışverişe çıkmam lazımdì. Çalıştığım şirket onur konuğu olduğu için herkesin gözü bizim üzerimizde olacaktı ve Tuna'yla aramızdaki anlam veremediğim soğukluğu da çözmüş bulmuş olurdum belki...

Eda'yı kolundan tuttuğum gibi dışarı çıkardım ve çantamı alıp ben de evden çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra asansörü çağırdım ve beklemeye başladım. Eda sevinç gösterisine devam ederken söylediklerini düşùnmemeye çalıştım ve asansör sonunda gelince kabine girdim.

***

Elimdeki iki kıyafetten yeşil olanda karar kılıp kasaya yürürken Eda da peşimden gelip kıyafet hakkında yorum yapmaya başladı.

"Bence oldukça şık ama biraz sade değil mi sence?"

Elbiseye göz attım. Çimen yeşili rengi vardı ve diz kapaklarımın bir iki santim üzerine denk geliyordu. Eteğinin biraz kabarık olması elbiseyi sadelikten çıkarsada daha fazlasına gerek duymamıştım.

"Hayır. Ben sevdim aslında."

Kafasını sallayıp beni onayladı. Ben de elbisenin parasını ödeyip poşetimi aldım. Eda koluma girince beraber mağazadan çıktık.

Telefonumu çantamdan çıkarıp Tuna'yı aradım. İkinci çalışta açılınca neşeli bir ses tonu takındım.

"Napıyosun aşkım?"

Telefonun diğer ucundan gelen hırıltılı seslere bir anlam veremesem de Tuna sonunda konuştu.

"Şirketteyim...S-sen?"

Derin bir nefes verdim.

"Ben de akşamki yemek için Eda'yla alışveriş yapıyordum. Sen geleceksin değil mi?"

Bir iki dakika sessizlikten sonra sorumu cevapladı.

"Ya ben gelemeyeceğim ona sanırım. İşler çok yoğun canım."

Her ne kadar tek gideceğim için moralim bozulsa da ona belli etmemek için fazla tepki göstermedim.

"Tamam o zaman...Seni seviyorum."

"Bende."

Telefonu kapatıp çantama geri koydum. Eda,suratımın düştüğünü anlayacak ki,

"Gelemiyor mu?"

"İşleri yoğunmuş. Neyse hadi ayakkabı almaya gidelim biz."

Eda da beni onaylayınca bir iki sokak ötedeki ayakkabı mağazasına girdik. Ben, sıradan siyah bir platform topuklu ayakkabı alırken Eda da mavi renkli bir çanta aldı.

***

Mert'in gözünden;

Ozan'dan, Eylül'ün bir yardım yemeğine gideceğimi öğrenmiştim. Belki bu sefer onunla daha düzgün bir sohbet ederis umuduyla ben de gitmek için hazırlanmaya başladım.

Saat sekize gelirken evden çıkıp arabama bindim. Siyah, üstü açık spor arabamın bile bana Eylül'ü hatırlatması fazlasıyla ironikken dikkatimi yola vermeye çalıştım.

Geniş salonda gözlerim onu ararken minik kokteyl masalarından birinde tek başına olduğunu fark ettim.

Yavaş adımlarla yanına yürürken onun da bakışları benim üzerimde kilitlenmişti.

"Konuşalım mı?"

Sanki söylefiklerimi kafasında tartıyormuş gibi durduktan yaklaşık iki dakika sonra konuştu.

"Tamam. Ama burada olmaz tekrardan seninle gözükmek istemiyorum."

***

Eylül'le birlikte binanın bodrum katına indikten sonra kapıyı kapattım. Yanına doğru yürürken o, bir iki adım geriledi.

"Ne konuşmak istiyorsun?"

"Ben...Senden bir şans daha istiyorum. Saçma olduğu-"

Aniden lafımı kesti.

"Oldukça saçma."

Kafamı salladım.

"Belki de tekrardan bir araya gelebilir-"

"Biliyor musun Mert bu konuşma daha fazla uzamadan gitmek istiyorum."

Ben daha bir kelime bile edemeden kapıya doğru yürüdü. Ben arkasından saf saf bakarken o kapıyı açmaya çalışıyordu. Birkaç denemeden sonra şaşkın gözlerle bana baktı.

"Mert...Kapı açılmıyor."

Zoraki AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin