41.Bölüm

14.6K 443 9
                                    

Eylül'ün gözünden;

Umutsuzu sevmekti benimkisi...Onun gibi bir kaptanı nasıl sevebilirdim ki sanki? Ben şatosundan bir kere bile ayrılmamış bir prensestim ama o Dünya'nın her yerine yelken açıyordu...O Kaptan Greg'ti...

Kitabımın tanıtımını beğendiğime karar verip ilk sayfasını dosyaya kaldırdım. Kalın kapaklı, mavi dosyanın kapağını kapatıp, çalışma masasının küçük dolabına yerleştirdim.

Masanın başından kalkıp yeni evimi dolaşmaya başladım. Birkaç kez emlakçıyla odalarını gezmiştik ama tam olarak rahatça gezememiştim.

İki odası vardı. İlk önce daha büyük olan odasına gittim ve etrafa göz gezdirdim. Burayı yatak odası yapabileceğimi düşünüp eksiklerini not almaya başladım. Sabah erkenden gidip bir kutu krem rengi duvar boyası almam gerektiğine karar verip salona geri döndüm. Yere bir iki tane minder atıp üzerine uzandım. Uykuya dalmadan önce düşündüğüm tek şey,

Bir an önce yatağımı kurmalıyım.'dı.

***

Sabah saat sekiz gibi kalkıp üzerime düzgün bir şeyler giydim. Evden çıkmadan önce anahtarlarımı alıp kapıyı kapattım. Bir iki sokak ötedeki markete yürürken telefonum titreşmeye başladı. Telefonumu arka cebimden çıkarıp tuş kilidini açtım. Ekranda Eda'nın ismini görünce telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?!"

"Bir iki saate sana geliyoruz. Evi yerleştirmene yardım edeceğiz haberin olsun."

Yardıma ihtiyacım yoktu. Artık her şeyi tek başıma halletmeliydim.

"Eda gerek yok."

"Kes sesini! Ben ne dersem o ve... Ozan sana selam söylüyor."

Göremeyeceğini bilsemde kafamı salladım.

'Sen de selam söyle."

"Tamam canım...Seni seviyoruz sakın kendini üzme tamam mı?!"

"Tamam."

***

"Yirmi üç lira yetmiş beş kuruş."

Cüzdanımdaki kredi kartını uzatıp şifreyi girdim.

Poşetlerimi alıp marketten çıktım.Dairemin kapısını açmaya çalışırken arkamda çok tanıdık bir ses duydum.

"Eylül hanım?!"

Arkamı dönünce onun, babamın şirketinin CEO'su olduğunu hatırladım.

"Tuna Bey?!"

Adam, beyaz dişlerini gösterecek şekilde gülümseyince ben de refleks olarak gülümsedim.

"Burada ne işiniz var?"

Sorusunu beklemeden cevapladım.

"Şey...Ben artık burada oturuyorum. Dün taşındım da."

Tuna,anladığını belli edercesine gülümsedi. Yeni fark etmiş olmam her ne kadar fazlasıyla komik olsa da takım elbisesi olmada fazlasıyla tuhaf duruyordu.

"Ben iki kat üstte oturuyorum. Şansa bakar mısınız?!"

Bu sefer gülümsemem doğallıktan çok uzaktı. Tanıdıklarımdan uzaklaşmak için taşınmıştım ama burada da birileriyle karşılaşıyordum.

"Şey...Benim artık gitmem lazım.Arkadaşlarım gelecekte."

"Siz...Boşanmıştınız öyle değil mi?"

Gözlerimin dolmasına izin vermeden cevap verdim.

"Evet..."

***

"Eylül!! Dolabı nasıl yerleştirelim?!"

Elimde çay tepsisiyle yatak odasına girdim. Ozan ve Eda bir dolabın başında durup bana sesleniyorlardı.

Elimdeki tepsiyi masaya koyup onlara döndüm.

"Gelin ve çayınızı için!"

Ozan, yorgunluktan ölmüş bir şekilde kendini sandalyeye attı. Eda da yanına gelip oturduğunda kapının zili çaldı.

İkiside kim geldi? Bakışları atarken masadan kalkıp kapıyı açmaya gittim.

"Tuna Bey?!"

Zoraki AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin