Telefonu kapatıp aşağıya indim. Bunu yapabilirim. Sakin olmam yeterli sonuçta evde sadece ikimiz varız ve eğer bocalarsam sadece ikimiz bileceğiz...
Merdivenin başındaki boy aynasından kendime baktım. Lanet olsun Eda daha kapalı bir şey seçemedin mi?! Mor ve siyah renkteki bir takımdı ve üzerimdeki tuhaf büstiyer her yerimi ortaya seriyordu. Lanet olsun!
"Eylül sen misin?!"
Mert'in sesini duyunca hemen olduğum yerde dikilmeyi bıraktım ve merdivenleri indim. Parmak uçlarımda salona ilerleyip kafamı uzattım. Yoktu.
Tam arkamı dönmüştüm ki-
"Aaaa!! İn üzerimden."
'Teklif' filmindeki sahneyi andırıyorduk. Tek fark onların çıplak olmasıydı.
Birden üzerimdeki kıyafetleri anımsayınca hemen onu üzerimden itip kalktım.
"Sapık!"
Suratına alaycı bir gülümseme yerleştirdi.
"Sapık mı?! Üzerinde böyle şeylerle gezen sensin!"
Suratımı buruşturdum. Şimdi ne bok yiyecektim?
"Ben evde tek olduğumu sandım. "
Tek kaşını kaldırdı.
"Evde tekken hep böyle misindir?"
"Hayır tabiki! Ben...Banyo yapmıştım ve...Üzerimi giyinirken karnım acıktı ve aşağıya indim."
Söylediğim yalan da bir şeye benzese!
"Saçın ıslak değil."
"Kuruttum."
"Sen öyle diyorsan."
***
"Lanet olsun Eda! Çocuğun yüzüne nasıl bakacağım ben?! Bak hâlâ gülüyor yaa!!"
"Kızım ne biliyim böyle bir şey olacağını? Hem iyi tarafından baksan- Dur zil çalıyor."
Bekliyorum.
Bekliyorum.
"Ozan?!"
"Ne Ozan'ı kızım? Eylül ben."
"Haa yok Eylül sana demedim. Ozan gelmişte sonra konuşalım tamam mı?"
"Tamam."
Mecbur telefonu kapattım. Sıkıntılı bir şekilde nefesimi verip odanın içinde dolanmaya başladım.
Kitabın sayfasını çevirdim. Umut Işığımı okuyordum ve her sayfasında Pat'e aşık oluyordum. Tiffany bile bu güzelliğiyle o kadar uğraşmış da anca Pat'i etkilemiş. Benim neyime Mert'i kendime aşık etmek?!
Sinirle kitabı kapatıp komidinin üzerine koydum.
Lanet olsun!