Bir an önce uyuyup Sude'nin burada olduğunu unutmak istiyordum. Fakat dakikalardır gözlerimin kapalı olmasına rağmen beceremiyordum.
Gözlerimi tekrar açarak tavana doğru bakmaya başladım. Her ne kadar istemesemde aklıma kaza geldi. Tıra çarpmamak için ki çabam ve bariyerlere çarpmam... Sonrasını hatırlamıyorum.
Vurulan kapı ile düşüncelerimden çıktım. İçeri giren orta yaşlı bir adamdı. Kafasını selam verir gibi sallayarak yanımda doğru yaklaştı.
"Merhaba ben Ramazan. Dün gece ki tır şoförü. Durumunuzu merak ettim bir bakayım dedim" diyerek hasta yatağımın yanına doğru gelmişti.
Gülümseyerek "hoş geldiniz oturun isterseniz" diyerek elimi kaldırabildiğim tarafıyla yatağın yanında ki tek kişilik koltuğu gösterdim.
Saygıdan ötürü yatakta doğrulmaya çalıştığımda ağrıdan inleyerek gözlerimi kapattım.
"Yok oğlum sen hareket etme" dedi bana engel olarak.
Yıllar sonra ilk defa birinin bana bu kadar içten oğlum demesine şahit olmuştum. Oysa, ne kadar özlemişim bu kelimeyi...
"İyiyim ben önemli değil" dedim içimde ki hüznü dışarı vurmamaya dikkat ederek dudaklarıma sahte bir gülümseme yerleşti.
"Geçmiş olsun. Ne zaman ihtiyacın olursa ara oğlum hastanede numaram var benim. Ambulansı aradım. Ezberimde değil numara söylersen verirler."
Bu sefer daha içten gülümseyerek "çok teşekkür ederim" dedim.
"Ben gidiyorum. Dikkat et kendine" diyerek kapıya doğru yönelerek odadan çıktı.
Gözlerimi kapatarak tekrar uyumaya çalıştım fakat nafile. Olmuyordu.
Bir süre sonra tekrar kapı vuruldu ardından hafif bir şekilde aralanan yerden Alperen göründü "Gelebilir miyim?" diye sordu.
Kafamı olumlu bir şekilde sallayarak içeri girmesini izledim.
"Kardeşim iyi misin?" diye sorduğunda kaşlarımı hayır şeklinde yukarı kaldırdım. "Uyuyamıyorum, başım çatlıyor olum her yerim ağrıyor" dedim.
"Rengin atmış, daha yeni gördüğümde böyle değildin" dediğinde "midem" dedikten sonra bir süre duraksadım. Nefes aldıkça bile ağrılarımın yükselmesine umursamadan "midem bulanıyor, bir lavaboya gitsem rahatlarım ama" dedim.
Alperen yüzüme bakarak "doktor çağırayım mı?" diye sordu. Ben ise ona sadece anlamsız bir şekilde bakarak "lavaboyada tek başıma gidemeyeceksem öleyim ben ne dersin?" diye sorduğumda kaşlarını yukarı doğru kaldırdı.
O an açılan kapıya çevirdim bakışlarımı. Genç bir kız içeri girerek bize doğru yaklaştı.
"Alperen abi doktorlar senin ile konuşacakmış" dedi içinde ki hüzün ve her an ağlamaya hazır mavi gözleriyle.
"Çıkaramadım?" diye sorduğumda bana bakarak "Melis ben. Alperen abinin ev sahibinin kızıyım. Babamgil şehir dışında bir süre sabah evde sıkılıp Alperen abinin yanına gittim. Sonuç olarak buradayım" diye açıklama yaptı.
Kafa sallayarak ağrılarıma aldırış etmeden doğrulmaya çalışarak "Doğan ben, tanıştığımıza memmun oldum küçük hanım ama merak ettiğim bir şey var. Sen ağladın mı?" diye sordum mavi gözlerine bakarak.
"Yok abi ne alaka şimdi?" diye sordu kazağının ucuyla gözlerini silerek olumsuz şekilde kafa salladı.
"Melis bana doğru söyle" dediğimde bana doğru bir adım daha atarak "yok sadece Alperen abinin bir yakınını hastanede görmek garip geldi. Hem doktorlar..." dediğinde içeri Alperen girdi. Fakat suratında ki mimik hiç hayra alamet değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...