Telefonu kapattığı an ayaklarımın arkasına oturarak eğilerek karnıma bir öpücük bırakarak kafasını bebeğimizin üstüne koydu.
"Çok mu zor baba olmak? Anlamıyorum. Taşımıyorsun. Acısını çekmiyorsun. Alt tarafı yanında olacaksın. Seveceksin. Büyütme derdin bile yok. Çocuk zaten büyüyor. Ulan alt tarafı seveceksin. Çok mu zor? Ben daha görmeden mercimeğimi deliler gibi severken, doğmuş bebeğe nasıl kıydın be Atilla Türkmen" dedikten sonra sustu.
"Şimdi ne olcak?" diye sorduğum an kafasını karnımdan kaldırarak boş boş karşısında ki duvara bakarak yutkundu.
"Bilmiyorum gül kokulum. Melis'i kardeşim olarak görüyordum ama... Bu sefer farklı. Bu sefer olaylar tersine döndü. Bilmiyorum Sude'm. Hayatımda ilk defa bir boşluktayım, kayboluyorum. Korkuyorum, elimden bir şey gelmiyor. O boşluk var ya Sude'm, beni içine çekiyor. Ne çıkabiliyorum, ne bir başkası çıkarıyor. Batıyorum git gide. Babamın gölgesinin altında batıyorum."
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Kelimeler boğazıma düğünlenmişti. Bir süre sustum.
Söze giren Doğan olmuştu."Yapamam. Melis'e abisi olduğunu söyleyemem, belki evlatlık alındığını bile bilmiyordur. Hayatını bozamam onun" dedi.
"Doğan, illa ki bir gün öğrenecek. Bu kaçınılmaz bir sır. Belki de babanın isteğini yapman en iyisidir. Belki de o şirketin başına geçmen bizim için en hayırlısıdır. Kadere ters gitme Doğan" dediğim an yüzüme baktı.
Olumsuz şekilde kafasını salladı. "Ben onun kadar acımasız olmak istemiyorum Sude'm. Ben onun kadar merhametsiz olamam. Hiç bir şey yapmadan babamdan kaldı diye o şirketin başına geçemem. Hak etmediğim yerde olamam" dedi.
Gülümsedim. "Biliyor musun, en çok senin bu huyunu seviyorum" dediğimde gülümseyerek tekrar karnıma koydu kafasını ve söze girdi.
"Ben de en çok bebeğimizi seviyorum."
"Sattın hemen beni?" dediğim an "şey... Öyle oldu ama demi biraz?" diye sorduğunda "Öyle oldu Doğan" dedim.
Karnımdan kalkarak gözlerini benden kaçırmaya başladığında kafamın altında ki yastığı alarak kafasına attığımda yüzüme bakarak gülümsedi.
Koltuğun üzerinde diz çökerek "yan dönsene, uzanacağım" dedi.
Dediğini yaptığımda arkama uzanarak boynuma bir öpücük bıraktı. Bana sarılarak bir elini karnımın üzerine koydu ve uyuduk.
-
Sabah Doğan'ın telefonunun alarmı ile uyandığımda Doğan yanımda yoktu. Uykulu gözler ile tam yattığım yerden kalkacakken mutfaktan elinde ki tepsiyle geldi.
"Günaydın uyuyan güzelim" diyerek hazırladığı kahvaltı tepsisini sehpanın üzerine bırakarak yanıma oturdu.
"O alarm neydi?" diye sorduğumda "işe gidiyorum ya o yüzden canım" dediği an "gidiyor musun yani şimdi?" diye sordum bir kez daha.
"Hayır bebeğim, sen varsın. Büroda pek bir işim yok zaten tatil dönüşü diye sakin yaz aylarında pek dava çıkmıyor. Çıkanları büroda ki arkadaşlar hallediyor. Çok talep gelince bana yollayacaklar. Fakat şu an tek işim sevgilim ve bebeğimle ilgilenmek" dediği an gülümsedim.
Yattığım yerden biraz doğrularak sırtımı koltukların başlığına yasladığım an sehpada ki tepsiyi bacaklarımın üzerine koyarak bir öpücük bıraktı alnıma ve bilgisayarını alarak tekli koltuğa oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...