"Doğan..." diye seslenildiğini duydum. Gözlerimi açtığımda karşımda ki siyah tavanı gördüğüm an odamda olduğumu anladım. Başımda duran Sude'yi gördüğümde gülümsedim.
"Aşkım... İyi misin?" diye sordu karşımda ki kız. Sadece olumlu şekilde kafa salladım. "Doğan..." diye sorduğunda yüzüne baktım. Yapılı ,özenle dalgalandırılmış saçlarını ve yüzünde ki makyajı yeni fark etmiştim.
"Ne? Ne oldu?" diye sordum sadece. "Doğan...Günlerdir ilaç etkisindesin doktorlar uyutuyor seni üç gündür. Dün ilaçları kestiler kına gecesi var diye... Ama iptal edebiliriz. Sen iyi ol... Yeter bana..." dediği an olumsuz şekilde kafamı salladım.
"İyiyim... Git hazırlan sen." dediğimde oturduğu yataktan kalkarak kapıya doğru yürüdü. Ben de uzandığım yerden kalkarak ayağa kalktım. Başımın dönmesi ile gözlerimi kapattığım an ayağımın kaymasının sonucu yere düştüm. Sude'nin "Doğan... Aşkım." diyerek yanıma koşup eğilerek elini yüzümün üzerine koyduğu an gözlerimi açtım.
Gözlerinde ki korku, endişe o kadar rahat okunuyordu ki... Yapmak istediğim tek şeyi yaparak karşımda parmak uçlarının üzerinde oturan kızı kendime doğru çekerek sarıldım. "İptal edelim... Yalvarırım Doğan." dediğinde olumsuz şekilde kafa salladım. "Her şey hazır Sude'm. Bu saatten sonra iptal edemeyiz..." dediğimde yüzünde ki hüzün içimi burkmuştu. Buna rağmen gülümseyerek ayağa kalkıp elimi kalkması için ona uzattım.
Bu sefer bana sarılan o oldu. Hemen sonra söze girerek anlam veremediğim o soruyu sordu. "Beni seviyor musun?" diye sorduğunda tek kaşımı kaldırarak bir süre düşünür gibi yaptım. Bu süreç boyunca Sude'min gözleri benim üzerimdeydi.
Cevap vermediğimi görünce yüzünde ki tebessüm ile göğsüme vurarak "Öküz, bir şey söyle..." dedi. Gülümsedim. Bir süre sonra cevap verdim. "Sevmesem katlanır mıyım senin cadılıklarına?" dediğimde gülerek "Öyle ise iptal edelim... Lütfen" dediğinde bir kez daha olumsuz şekilde kafa salladım. "Hayır. Git ve hazırlan. Bugün kına, yarın nikah ve düğün olacak." dediğimde ısrarlarıma daha fazla olumsuz şekilde cevap vermeden hazırlanmaya gitti.
Yine tüm günümüz hazırlık ile geçmişti. Saat akşam saatlerine yaklaşırken odamdan çıkarak alt kata indiğimde bordo elbisesi, siyah dalgalı saçları ile makyajı yapılan kızı gördüğüm an merdivenleri inerken yavaşlamıştım.
"Oo kardeşim. Kravat takmışız..." diyen Demir'e döndüm. Tekrar kafamı karşımda ki sevgilime çevirerek "Öyle oldu, bugüne özel diyelim..." dediğim. Demir keyifli bir ses ile cevap verdi.
"Vay be, damat olmuş gidiyorsun. Ne zaman büyüdün lan sen? Daha on sene önce Funda ile evcilik oynuyoruz diye dövmüştün beni aramızda ki beş yaşa rağmen sesimi çıkarmamıştım. " Söylediğinin karşısında sadece kısa bir cümle ile cevap verdim.
"Ne yapalım olum? O zamanlar kardeşimizi paylaşamıyorduk kimseyle..." dediğim an kalan tek merdiveni inerek sevdiğim kadına doğru ilerledim. Beni gördükleri an Funda elinde ki fırçayı Sude'min yüzünden çektiğinde ise sevgilim ayağa kalkarak bana doğru adımlar attı. İşte o an elbisesini inceledim.
Göğüs kısmında kalp şeklinde kumaş var. İnce kumaşın üzeri sarmaşık motifi işlenmişti, astarı kalp şeklindeydi. Yumuşak kumaş belini sevgili gibi sararken eteği üzerindeki kıvrımlı işlemelerle ayak bileğine kadar iniyordu. Eteği kabarık elbisesi ile bir peri kızını andırıyordu. Aramızda bir kaç adım kalmıştı. Ellerimi belinde buluşturarak onu kendime doğru yaklaştırdım. Dudaklarımızın arasında ki mesafe çok azdı. Fakat rujunu bozmamak için alnına bir öpücük bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...