"Allahın emri peygamberin kavliyle kızınız Sude'yi kendime istiyorum" dedi.
Bana doğru baktı ve tekrar kafasını babama çevirerek "vermezsen kaçırırım biliyorsun kayın babacığım o yüzden" elini cebine atarak bir kutu çıkardı babama doğru uzattı "o yüzden kayın baba al şu yüzükleri tak sende rahatla bizde" dedi.
Arkadan duyulan "bu ne rezillik?" sorusunu Doğan işittiği an her zaman yaptığı gibi tek kaşını kaldırarak babamın arkadaşına doğru döndü.
Daha yeni kalktığı koltuğa tekrar oturarak yaşlı adamın gözlerine baktı. Seviyordum bu huyunu. İnsanların göz bebeklerinin içine bakarak konuşurdu sürekli.
"Amca isminizi bağışlar mısınız?" diye sordu yaşlı adama.
"Hasan"
"Peki Hasan bey, siz hiç sevdiniz mi? Veya aşık oldunuz mu?"
Karşında ki adam cevap vermek üzere yere baktı. Eşinin yüzünde bir hüzün belirdi.
Doğan onaylarcasına kafasını salladı. "Amacım sizi üzmek değil. Aksine bir şeyleri anlatmaya çalışıyorum. Görüyorum ki yanınızda ki hanımefendi, severek evlendiğiniz kişi değil. Bak amca, sende sevmişsin, bende. Sevmediğin biriyle evlenmenin ne olduğunu sen iyi bilirsin. Oğlun, yaşı geldi geçiyor diye senin seçtiğin biriyle evlenmesi doğru mu? Her şeyden önce oğlunun mutluluğu önemli değil mi?" diye cümlesini bitirdiğinde onu hayranlıkla izledim.
Ortama bir sessizlik çöktü. Kimsenin konuşmaya niyeti yok gibiydi.
Gözlerimi Doğan'a çevirdiğimde zaten bana baktığını gördüğümde gülümsedim. Gülümsemi fırsat bilerek ayağa kalkarak yanımda geldi.
Elimden tutarak beni ayağa kaldırdı. Gözlerini gözlerime dikerek "ben bu kızı seviyorum, çok seviyorum, yar etmem başkasına" dediğinde babam bize doğru bir adım atarak "tamam gidin söz nişan için gerekli ne varsa alın gelin halledelim şu işi bir kaç haftaya"
Gülümseye başladığımda Doğan'ında mutlu olduğunu görmek beni daha çok gülümsetmişti.
Kafasını Hasan beye çevirerek "sizde kusura bakmayın fakat oğlunuzun mutluluğu sizin için önemlidir diye düşündüm" dediğinde karşısında ki adam Doğan'a bakarak "iyi ettin evladım. Biz bilemedik, zamanında sevdiğim kızı bana vermemek için başkasına verdiler. Bende gittim hanımı buldum. O gün bugündür beraberiz" dediğinde Doğan anlar gibi kafasını salladı.
Hasan bey tekrar sözüne devam ederek "hadi geç olmadan gidinde alışverişinizi yapın" dediğinde Doğan bir kez daha kafa sallayarak "teşekkürler. Hadi peder kızın bende" diyerek babamın sinirlerini hoplatarak elimden tutarak evin çıkışına doğru yürüdü.
Arabaya bindiğimizde babamın ilişkimizi az çok kabul etmesi beni duygulandırmıştı. Gözümden akan göz yaşları bu sefer mutluktandı.
Ağladığımı gören Doğan tuttuğu elimi kaldırarak bir öpücük bıraktı ve arabayı açarak kapıyı açıp binmemi bekledi. Kapımı kapatıp diğer tarafa koştu.
Arabayı çalıştırır çalıştırmaz yine full gaza basması beni çıldırtıyordu.
"Sen ne zaman yavaş olmayı öğreneceksin?" diye sorduğumda kafasını bana çevirerek sapık bir gülümseme ile "Aşkın bana hız verir, yağmur çamur vız gelir güzelim" diyerek gülmeye başladı. "Bu arada şu eyeliner'in akmış" dediğinde arabada ıslak mendil var mı diye sorduğumda bilmediğini sağda solda aramamı söyledi.
Torpido gözünü açmam ile yere düşen kutuyu eğilerek elime aldım ve hayatımın şokunu yaşadım. Doğan'a doğru bakarak "Doğan bu ne?" diye sorduğumda elimde ki kutuya bakarak "araba benim arabam mı bana hesap soruyorsun Sude?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...