Doğan işten dönerek hemen duşa girip kıyafetlerini makineye atmıştı. Evde dört dönerek çıkmasını bekliyordum. Öğlen vakti yemeğini yerken, beni arayarak Türkmen Holding'te yedi kişide coronavirus belirtileri çıkmıştı.
Korkuyordum. Eşim atlattığı o kadar hastalıktan sonra bunu atlatabilecek kadar güçlü müydü bilmiyorum. Kötü düşünmemem gerektiğini kendime defalarca kez hatırlatmam bir işe yaramıyordu.
Kendimi koltuğa bırakıp nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Sakinleşmem lazımdı.
Bir kaç dakika sonra üst kattan duyduğum saç kurutma makinesinin sesi ile Doğan'ın duştan çıktığını anlayarak oturduğum koltuktan kalkarak hızla üst kata çıktım.
Koridorun sonunda ki banyodan gelen sesleri takip ederek karşıma çıkan manzaranın bir kaç saniyeliğine tadını çıkardım.
Holding'te çalıştığından beri spor salonuna da yazılmıştı. Vücudu o kadar mükemmel bir hale gelmişti ki, tekrar tekrar aşık olmamak elimde değildi.
Özenli ve dikkatli bir şekilde çizilmiş bir yunan tanrısına benziyordu.O kadar yakışıklı, asaletli, o kadar aşık olunası duruyordu ki. Ve benimdi. Bu adam benimdi, benim eşimdi. Ruh eşim. İçimden geçen bu düşünce ile yüzümde aptal bir gülümseme oluşurken Doğan'ın sesini işittim.
"Güzelim, çok mu güzel manzaran?" diye sordu elinde ki tişörtü üzerine giyerken, sesimi çıkarmadan sadece ona yaklaşarak yanağına bir öpücük kondurdum.
O ise bana sarılarak saçlarımı öptü. Hemen sonrasında aynaya son kez bakarak benden ayrılarak banyodan çıktı.Neden gittiğini anlamamıştım. Arkasından seslenerek ne olduğunu sorduğumda ise, "Sizi korumam lazım, virüs bana bulaşmış olabilir, kendimi misafir odasına kapatıp on dört gün sizden uzak durmam en iyisi diyerek odamıza girdi. Bilgisayarını ve bir kaç kitap alarak alt kata indi.
Olduğum yerde kalmıştım. Olanları sindiremiyordum. Doğan bir virüsten korktuğu için mi benden uzaklaşıyordu. Zoruma gidiyordu bu durum. Senelerdir evliliğimizde her şey mükemmel gidiyordu. Saçma bir virüsün bizi dağıtmasına izin veremezdim. Hele ki ülkemize yeni ulaşmışken, Doğan'a seslenerek alt kata inmeye başladım. Mutfakta elinde ki bardak ile merdivenleri inmemi izliyordu. Derin bir nefes alarak ona yaklaştım. "Benden uzaklaşacak mısın?" diye sordum merakla.
Gözlerimin içine baktı bir süre boyunca. Yüzünde ufak tebessüm belirdi. Elinde tuttuğu bardağı siyah tezgaha bırakarak kendine bir bardak su doldurarak içtikten hemen sonra bardağını makineye yerleştirdi. Bana bakmaya başladı tekrardan. Bu sefer konuştu ama, "Sude'm, senden uzaklaşmıyorum. Sadece sizi korumak istiyorum. Söz bittiği zaman yine beraberiz. Hem, on dört gün boyunca evde olacağım gitmeyeceğim işe, iyi haber değil mi bu?" dedi küçük bir çocuk gibi umut dolu bir ses tonuyla. Gülümsedim sadece karşılığında tamam dedikten sonra misafir odasına gitmesini izledim. Sonrasında ise tüm gün mutfakta yemek ile uğraştım.
1 HAFTA SONRA
Her şey çok güzel gidiyordu. Doğan her sabah beni arayarak uyandırıyordu. Bahçeye, misafir odasının camının önüne çağırıyordu. Liseli aşıklar gibiydik. Aramızda cam, sessiz sinema oynuyorduk. Bilgisayarın şarjı yeterli olduğunca bahçeye indiriyordum beraber izliyorduk.
Çocuklarımızı izliyordu saatlerce pencerenin ardında. Eymen ve Eylem durumu anlayacak kadar büyümüşlerdi fakat Eslem için daha çok erkendi. Babasını çalışıyor biliyordu. Yalan da sayılmazdı aslında. Ofisinde ki bilgisayarı yanındaydı. Buradan devam ediyordu işlerine, holdingi video konferans ve mailler ile yürütüyordu. Seneler geçtikte Doğan'da değişmişti. Çocuklarımız sayesinde olgunlaşmıştı. Olduğu kişi ile o kadar çok gurur duyuyordum ki. Onu ilk gördüğüm o düğünden sonra o kadar fark vardı ki şimdi ki haliyle karşılaştırdığımda. Her geçen gün daha da çok aşık oluyordum eşime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...