꧁ Bölüm 34: Gerçekler ꧂

3K 266 25
                                    

Doğan boş boş arşiv odasının camına bakmaya başladı. Aklından neler geçtiğini bilmiyordum fakat önce bebeğim sonra Doğan için korkuyorum. Camları açarak önümde ki masanın üzerinde ki dosyadan Zilşan'ın belgesini dosyadan yırtarak cebine koydu ve kalan tüm dosyaları yere fırlattı.

Masayı taşıyarak camın önüne taşıyarak üstüne oturdu. Demir korumalıkları tekmelemeye başladığında amacını hala anlamamıştım.

"Ah kahretsin. Kırılmıyor" dediği an üstğne çıktığı beyaz kare masayı ters çevirerek ayaklarından tuttu.

Var gücüyle pencerenin korumalığa vurduğu an korumalık yere düştü. Tekrar masayı ters çevirerek üzerine çıktı bana doğru bakarak "gel" dediğinde ona doğru ilerledim.

Onun yardımıyla masanın üstüne çıktığımda kafasını eğerek kendini pencereden aşağı attı. "Gel tutucam" dediğinde korkuyordum.

"Sude'm, zamanımız kısıtlı" dediği an gözlerimi kapatarak kendimi pencereden aşağı bıraktığım an kucağındaydım.

"Zemin kat olmasaydı kalmıştık içeride" dedikten hemen sonra hızlı adımlarla kurumun önüne bıraktığımız arabaya doğru ilerledi.

Vardığımızda beni öne oturarak "sabret tamam mı? Bak bebeğim gitmek yok. Bizi bırakmak yok" dediği an içinde ki hüzünü görüyordum.

Hızla sürdüğü araba hastane önüne vardığında yine benden önce inerek beni kucağına alarak acile doğru koştu.

Karşı taraftan koşarak sedye getiren kişilere "hamile, kanaması var" dediği an beni sıcak kollarından ayırarak soğuk sedyeye bıraktı.

Önce kanamayı durdurdular. Sonra bir ton yapılan tahlillerden sonra bir kadının gelip kendini doktor tanıtmasından hemen sonra Doğan'ın yanıma gelmesi ile yüzüm gülmeye başlamıştı.

Elimi tuttuğu an doktora merhaba diyerek "iyiler değil mi?" diye sorduğu an doktor söze girdi.

"Şu an ultrasyon ile baksak bile pek bir şey görmeyiz. Sude hanımın arkadaşlarımıza söylediği son regl tarihine göre hesaplama yapıldığına göre şu an altı haftalık bir gebeliği var. Ancak vajinal bir ultrasyon ile belki görebiliriz, sizde uygun görürseniz" dediği an bakışlarımı Doğan'a çevirdim.

"Bakma bana sen ver kararını" dediği an olumlu şekilde kafamı sallayarak "olur" dediğim an doktor hazırlıklarını yaparken Doğan elimi sıkı sıkı tutuyordu.

Ultrasyon görüntüsü ekranda göründüğü an Doğan kafasını oraya çevirdiği an bende çevirdim.

"Evet, bebek tam olarak şurada" dediği an ben henüz göremediğim için bir şey anlamamıştım bilgisayarda ki görüntüden.

Doğan'a kafamı çevirdiğim an kaşları çatık bir şekilde dikkatle bakıyordu. Ona baktığımı fark ettiği an gözlerini bana indirdi. Gülümsedi ve tekrar ekrana kenetlendi.

"Biraz daha yaklaştırabilir miyiz biz bunu?" dediği an doktor "Tabii ki" diyerek dedikten hemen sonra bir kaç tuş ile oynadığında o siyah ovalın içinde ki o beyaz küçük şey benim bebeğimdi.

Doğan söze girdi o an. "E bu bildiğimiz fasulye" dediği an güldüğümde doktor bize baktığında "Aslında evet fasulyeye benziyor duruş tarzı. Fakat şu an tam olarak bir mercimek tanesi kadar"dediği an Doğan'ın yüzünde ki şaşkınlık aşırı derecede tatlıydı.

"İlk muayene gelişiniz öyle değil mi?" diye sorduğu an "Evet" dediğim an "Peki öyleyse sizin için bir sorun olmazsa ilk muayenede yapılan tahlilleri yapalım daha fazla geç kalmadan" dedi.

Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin