- 7 ay sonra-
Gözlerimi açtığım an kollarının arasında olduğum adamın yüzüne doğru baktığım an uyanık olan Doğan'ı gördüğüm an gülümsedim.
"Günaydın" dedi sadece yüzümü incelerek. Akan burnumu pijamamın kolunun ucu ile sildiğim an Doğan suratını ekşiterek bana bir süre öylece baktı. Sorgulu bakışlar ile gözlerim ile zeytin siyahı gözlerine bakmaya başladığım an kolunu boynumun altından çekerek yataktan çıktı."Ne oldu?" diye sordum hareketinin karşısında. "Yok bir şey sümüklü, kahvaltı hazırlayacağım." dedikten sonra esneyerek yatak odamızdan çıktı. Onsuzluğun etkisi ile kafamın dibinde ki beyaz yumuşak yastığını elime alarak sarıldım ve Doğan'ın yastığa sinen kokusunu içime çektim.
Bir süre sonra çalan zil sesi ile karnımın el verdiği kadarının hızı ile yataktan çıkarak üstüme bir şeyler giyerek alt kata indim. Doğan'ı kapının girişinde gördüğümde arkadan kapıya doğru yaklaştığım an Alperen'i gördüğümde iki kardeşi baş başa bırakarak mutfağa yöneldim. Doğan'ın hazırlamaya başladığı fakat zilden dolayı yarım bıraktığı masayı gördüğümde gülümseyerek beyaz dolabın çekmesini açarak elime bir yemek kaşığı alıp sandalyeyi çekerek oturdum.
Hemen önümde ki çikolata kavonuzunu diğer elime alarak büyük bir zevk ile yemeye başladım. Ben dolu dolu kaşıkları yerken Doğan'ın mutfağa girerek isyan etti. "Yine mi çikolata? Sude bebeğe zarar vereceksin. Bırakır mısın şunu?" diye sorarak elimde ki kavanozu aldığında ağzımda ki kaşıkta kalan son çikolatalı yerleri yalamaya başladım.
Hemen karşımda ki sandalyeyi çekerek eline ekmek alarak sırasıyla ve özenle kestiği peynir ve domatesi ekmeğe yerleştirdi. Ben kendisi için yaptığını düşünürken elinde ki sandviçi bana doğru uzattı yüzünde ki tebessüm ile.
Ben de ona onun tebessümünün bir benzeri ile cevap vererek uzattığı sandviçi alarak bir parça ısırarak karşımda ki pencereye baktım. Dışarıda ki orman manzarası sayesinde her sabah kuş sesleri ile kahvaltımızı yapardık. Ve her sabah ben kuşların sesini dinleyerek ormanı izleyerek Doğan'ın kendi elleri ile bana yaptığı sandviçleri yerken gözleri benim üzerimde olurdu. Rutin sabahlarımız bu idi. Yedi aydır sabah uyanırdık. Ben kuşları izlerken o beni izlerdi ve sonra işe giderdi. Tüm günümü bebeğim ile evde televizyon izleyerek geçirirdim. Haftada bir eve temizlikçi gelirdi. Arada Selen'i, Melis'i ve ya Funda'yı çağırırdım.
Karnıma giren bir sancı ile yüzümü buruşturduğum an Doğan kaşlarını çatarak ne olduğunu sordu. Olumsuz şekilde kafamı sallayarak cevap verdim. "Hiç aşkım, her zaman ki ağrılar" dediğimde bir şey söylemek yerine gözlerini beni onaylar şekilde kapattı ve açarak kolunda ki saatte baktı. Ayaklanarak elinde ki son parçayı ağzına tıkayarak içtiği sıcak çaydan kalan son bir kaç yudumuda kafaya dikerek bardağını hemen arkasında ki lavaboya bıraktığı sırada ayağa kalkarak ona sarıldım. Onunda bana sarılmasını beklerken beklentim boşa çıkmıştı. Ondan ayrılarak gözlerimi gözlerine diktim ve bir açıklama bekledim. Tek kaşını kaldırarak oda bana baktığı an bakışlarımın nedenini anlamadığını düşünerek o soruyu sordum. "Ne oldu? İyi misin sen?" Gözlerimin içine bakmaya devam etti.
"Hiç... İşe geç kaldım ben. Görüşürüz Sude" diyerek gülümsedi ve mutfaktan çıktı. Ben ise kalktığım yere tekrar oturarak elimi karnıma koyarak bebeğim ile yine tek başımıza kalmamızın tadını çıkarmaya çalıştım. Aradan aylar geçtikçe Doğan benden uzaklaşıyordu. Bunu fark ediyordum. Fakat sonuçlardan korktuğum için susuyordum. Belki de başkası vardır ihtimalini düşünmek bile istemiyordum. Doğan öyle biri değildi ve asla olmazdı. Ben en azından öyle ummak istiyordum. Ve cani gönülden inanmak istiyordum.
Tüm bunları düşünürken gözlerimden akan yaşları yeni fark etmiştim. Birbirleri ile yarışırcasına yanaklarımdan süzülüyorlardı. Kolum ile silerek kahvaltı masasını toplayarak yatak odama çıktım ve kendimi bir kez daha uykuya bıraktım. Sadece unutmak istiyordum. Ve benim için en iyi şey uyumaktı.
-★-
Taksiden inerek hızla Doğan'ın bürosunun merdivenlerini çıkarak ofisin içine girdiğim an karşımda ki görüntü ile şoka girdim. Sabah giydiği takım elbisesinin kravatı açılmış fakat hala boynunda duruyordu. Gömleğinin tüm düğmeleri açık bir şekilde masasının arkasında ki koltukta oturuyordu. Masanın üstüne oturan giydiği mini etek bir elin beş parmağının boyunu geçmeyen kadının adeta dibine girmişti. Derin derin nefes almaya başladığım an ofisin ortasında Doğan diye bağırmama rağmen beni duymamışlardı. Defalarca kez bağırmama rağmen ikisinden biri dönüp bakmamıştı. Yanlarına gitmek istedim o an. Hesap sormak... Fakat tek bir adım dahi atamıyordum. Sanki var olmayan güç beni engelliyordu. Tam o sıra karşımda ki adam ayağa kalkarak masanın üzerine oturan kıza bir el hareketi yaptığında kız masanın üzerine uzandı ve Doğan üzerine çıkarak dudaklarına yapıştığı an gözlerimden yaşlar boşaldı.
Duyduğum tek şey çığlıklar içinde ağlamamdı. Taa ki o adamın sesini duyana kadar. O aşık olduğum, her kelimesini büyük bir hayranlık ile dinlediğim, ses tonunu sevdiğim... O, annesiz bir bebeğe güven, babasız bir çocuğa sevgi verebilecek sesi şimdi bana dünyada ki sahip olabileceğim tüm hüsranı tüm hüzünü veriyordu. Çok değil. 3 kelime tüm dünyayı üzerime yıkmıştı ve adeta sıcak sular başımdan aşağı dökülmüştü.
"Banu, seni seviyorum..." dedi ve sustu. Aylardır beni karşısında alarak bir seni seviyorum demeyen adam başkalarına diyordu. Çöktüğüm yerde sadece ağladım. Elimden başka bir şey gelmiyordu.
-★-
Ter kan içinde çığlıklar ile uyandığım an her şeyin bir kabus olduğunu anladım. Yatakta Doğan'ın yastığına doğru baktığım an yatağın sol tarafının boş olduğunu gördüm. Hızla yataktan çıkarak salona indim ve sehpanın üzerinde ki telefonu alarak Doğan'ı aradım. İki uzun çalıştan sonra açılan telefondan o adamın sesini duyduğum an gülümsedim, sesini duymak bile beni mutlu ediyordu.
'Aşkım? Neredesin?" diye sorduğum an aldığım "Sekreterim Banu ile yemekteyiz Sude. Sonra konuşuruz." cevabı ile tüm mutluluğum yerle bir olmuştu.
Bir bölüm daha sonu...
Bir daha ki bölümde görüşmek üzere! ❤
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin 😋😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...