"Sude?" kelimesi çıktı sadece ağzımdan.
"Buralarda bir yerdedir, arayalım abi tamam?" diyerek beni sakinleştiren kardeşime çevirdim bakışlarımı "tamam" dememe rağmen içimde kötü bir his vardı.
"Ara burayı ben aşağıya bakayım" diyerek evin alt katına indim.
Çalışma odamdan, garaja kadar her yeri didik didik aramama rağmen yoktu. Yukarı çıkarak Melis'e "bir şey buldun mu" diye sorduğumda "hayır, ama mutfağa gelsene bir" diye seslenen kıza doğru gittiğimde buzdolabının kapağına saplanmış olan bıçağın altında ki nota baktım.
"Kalbimi kırdın Doğan..." diye yazan notu gördüğümde "Özgür... Özgür götürmüş" diyerek cebimde ki telefonu çıkararak onu aradım.
Hemen açtığı telefona bağırarak "Sude nerede?" diye sordum. "Ne? Ne Sudesi? Nereden bileyim" diye soran adamı ciddiye almadım.
"Son kez soruyorum Özgür. Sude nerede?"
"Bilmiyorum. Yanımda olsa senden mi korkup saklayacağım?" diyerek yüzüme kapattı telefonu.
İnanmıyordum söylediğine Melis bana bakarak "abi? Ne dedi?" diye sorduğunda "ben de değil dedi" diye cevap verdim.
Elimde ki telefona kafamı çevirerek Alperen'i aradığımda bir süre sonra açılan telefonda Alperen'in sesini duydum.
"Ne oldu?" diye sordu kırgın bir ses tonuyla.
"Abin nerede?" diye sorduğumda "yurt dışında" dedikten bir süre sonra "neden sordun?" dedi.
"Sude yok evde" dedim.
Gülerek "üst kata bakmadın mı?" diye sorduğunda telefonu hızla kapatarak evimin üst katına koştuğumda Melis'te arkamdan geliyordu.
Tüm odalara teker teker bakarak yatak odama kadar gelmiştim.
Yatağımda öylece uyuyan kızı gördüğümde içim rahatlamıştı. Derin derin nefes almaya çalıştığımı Melis anlamıştı.
"Abi sakinleşsene" dediğinde odadan çıkarak nefes almaya çalıştım. Tam o sıra odanın kapısında ki ikinci notu fark ettim.
"Zormuş değil mi sevdiği kadını kaybetme korkusu? İşte ben de restoranta bu duyguyu yaşadım Doğan."
"Ulan Alperen... Senle sonra hesaplaşacağız" diyerek yatak odama girdiğimde Sude'nin başında oturan Melis'i izledim.
Sevgilim ve kardeşimi, ailemi bir arada tutmak için elimden geleni yapacaktım. Melis onu izlediğimi fark ettip yüzüme baktığı an alt kattan kapının zili çaldı.
"Melis gel canım biz aşağı inelim ablan uyusun" dediğim an yanlarına giderek Sude'min üstünü örterek kapıya doğru giden kızı takip ettim. Beraber aşağı indik.
Kapıya baktığımda kimsenin olmaması garibime gitmişti fakat tekrar kapıyı kapatarak Melis'i takip ettim.
Giderek çekingen bir şekilde koltuğa oturduğunda gülümseyerek yanına gidip aramızda hafif bir mesafe bırakarak oturduğumda onu izlemeye başladım.
O mavi gözlerini kaldırıp bana baktı bir süre gülerek "bakma öyle..." dedi.
"Tamam, film izleyelim mi?" diye sorduğumda gülerek "olur" dedi. Televizyondan film listesini açtığımda "al seç bir tane geliyorum ben" diyerek mutfağa gittim.
Elime çikolata, kola, cips ne gelirse kucağıma alarak salona taşıdım. Elimde ki onca şeyi gören Melis "abi yardım edeyim mi?" diye sorduğunda "evet mesela filmi seç" dediğimde tamam diyerek televizyona geri çevirdi kafasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...