꧁ Bölüm 54: Çifte Kumrular ꧂

3K 237 25
                                    

"Günaydın," dedi sessizce karşımda ki adam bana yaklaşarak. Bir şey söylemek yerine sadece onu izledim. Gözlerimi gözlerine diktiğim an oda göz bebeklerimin içine bakmaya başladı. Birden yüzünde bir tebessüm belirdi. Elini kaldırarak işaret parmağını yüzümde gezdirdi. "Makyajını silmemişsin," dedi.

Akşam olan onca şeyin arasında yüzümü temizlemeyi unuttuğum aklıma gelince her ne kadar afallasamda bunu Doğan'a belli etmedim. Daha yeni bana yaklaşmasını fırsat bilerek yanımda yatan adamın dudaklarına bir öpücük bırakarak belimin ağrısını umursamadan ayağa kalkarak banyoya yöneldim.

Aldığım ilk ıslak mendil ile kaba taslak tüm makyajımı sildikten sonra yüzümü ılık su yıkadığım an üst kattan gelen bebek ağlaması ile oğlumun yanına gitmek için elime havlu alırken salondan Doğan çıkarak "Ben bakarım," dedi.
Yüzümde ki gülümseme ile tekrar aynanın karşısında geçtim.

⭐️

Kucağımda ki oğlum ile çizgi film izlerken anahtar ile açılan kapının sesi ile bakışlarımı evin girişine çevirdim. Elinde ki laptop, zarflar ile içeri giren eşimi gördüğümde kafamı tekrar televizyona çevirdim. Bize doğru yaklaşarak yanımıza oturarak Eymen'in kolumda ki elini alarak bir öpücük bıraktı diz üstü bilgisayarını sehpaya bırakarak elinde ki zarfları açmaya başladı.

Açtığı zarflara doğru bakarken hastane logosunu gördüğüm an Eymen'i yanıma oturtarak Doğan'a yaklaşarak elinde tuttuğu mektubu okumaya başladım. Okuduğum her kelime ile bir sarsıntı yaşıyordum. Ben henüz mektubun sonuna gelmemişken Doğan elinde tuttuğu kağıdı sehpanın üzerine atarak kafasını ellerinin arasına alarak gözlerini kapattı.

Sol elimi sırtına üzerine koyarak ısıtırmışım gibi hareket ettirdiğimde kafasını kaldırarak bana baktı. Gülümseyerek Eymen'i doğru kollarını uzatarak kucağına aldı ve kendi kafasını omzuma koydu. İki erkeğim ve karnımda ki kızım ile her ne kadar dünyanın en mutlu kadınlarından biri olsam da moralimi bir mektup daha bozabiliyordu. "Şimdi ne olacak?" Diye sordum yanımda oturan adama. Derin derin nefes aldı bir süre. Yaşadığı hüzünü hissedebiliyordum.

"Bilmiyorum Sude'm. Belki de sessiz sessiz ölümü beklemem gerekiyordur," dedi omzuma düşen bir damla göz yaşını hissettiğim an ilk defa Doğan'ın çaresiz kaldığını anlamıştım. İlk defa bir çıkış yolunun olmadığını, belki de ilk defa o dimdik duran, kendinden emin olan adamın yıkıldığını hissetmiştim.

Bakışlarımı Eymen'e çevirdiğimde günler önce bana yaptığını yaparak minik baş parmakları ile babasının göz yaşlarını sildi. Doğan ise kucağında ki çocuğun hareketine karşı gülmeye başladı. Oğlumuzun "Baba" diyerek kollarını eşimin boynuna atarak babasına sarıldığında gülümseyerek onları izlediğim an Doğan'ın acıyla inlemesine bir anlam vermeye çalıştım.
"Kulağımı çekti," dedi birden yanımda ki adam gözlerimin içine bakarak. Eymen gülmeye başladığında ben de kendime engel olmadım. Doğan'ın "Acıdı ama," diyerek isyan etmesi ile daha çok gülmeye başladım.

Eşimin çalan telefonu ile cebinde ki cihazı çıkarmaya çalışırken zorlandığını gördüğümde Eymen'i kucağından aldım. Doğan ise ayağa kalkarak eline aldığı telefonu açtı. Konuşmaya başlarken bizden uzaklaştı. Kucağımda bana uykulu gözler ile bakan çocuğun yanağına bir öpücük bıraktım. Simsiyah saçları ve zeytin rengi gözleri olan çocuğu izledim. Doğan'ın büyümüşte küçülmüş hali gibiydi. Ayağa kalkarak oğlumu uyutmak için üst kata çıktım.

Bir süre sonra aşağıya indiğimde Doğan'ın cep telefonunu sehpanın üzerinde gördüğümde adını seslendim. Mutfaktan gelen "Buradayım," sesini duyduğumda sesi takip ederek ocağın başında olan eşime bakarak "Hayırdır?" Diye sorduğumda kafasını bana çevirdi. "Bizimkiler geliyormuş," dedi.

Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin