꧁ Bölüm 45: Balayı ꧂

3.4K 233 25
                                    

-
Sude'nin anlatımı
-

"Aşkım? Hazır mısın?" diye soran adama doğru çevirdim gözlerimi. Banyodan çıkmış yarı çıplak olan, sadece havluyla duran Doğan'ı gördüğüm an oturduğum yerden kalkarak nedensiz bir şekilde ona sarıldım.

Hareketime karşı şaşırmış olsada oda bana sarıldı. Hala nemli olan tenini umursamadan boynunu öpen ben oldum bu sefer. "Sude'm? Evlilik sana yaramadı sanırım." dedi yüzünde ki gülümseme ile. Ondan ayrılarak bir açıklama beklediğimi belli etmeye çalışarak gözlerimi gözlerine diktim. Bir cevap vermeden kıyafet odasına doğru ilerleyen adamı takip ettim.

Arkasını birden dönerek ellerini belime dolayarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Alnını alnıma dayadı ve gözlerini kapattı. Şu an zihninden neler geçiyor bilmek isterdim. Gözlerini birden açarak gözlerimin içine bakmaya başladığı an göz bebekleri büyümüştü. Derin derin nefes almaya başladı. "Ne demek evlilik bana yaramadı?" diye sordum. Gülmeye başladı. Yüzünde önce hafif bir tebessüm oluştu bir süre beni izledi. Ve o tebessüm kulaklarına doğru uzarken gülümseye başladı.

Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırarak tenlerimizin temas etmesini sağladı. Bir süre öyle kaldı. Öpmesini beklediğim her saniye bir kaç dakika kadar uzundu. Fakat öpmüyordu. İçimde ki istek git gide artıyordu. Doğan'ın beni öpmemesi içimde ki ateşi körüklüyordu. Kapalı tuttuğu o gözlerini birden açarak saniyeler içinde dudaklarımı esir aldı.

Ben ise sadece gözlerimi kapatarak ona karşılık verdim. Belimden kalçalarıma doğru inen elleri umursamadım bu sefer. Sadece öpüşmemizin tadını çıkarmak istiyordum. Doğan'ın her hareketi beni benden almaya yetiyordu. Elleri ile beni kendine bastırması, dudaklarımda ki baskı kendimden geçirmişti beni.

Birden yankılanan telefon sesi ile dudaklarını ayırdı benden, ellerini çekerek yatağının üzerine fırlattığı telefonunu alarak ekranına baktı. "Demir arıyor." dedi hemen sonra tekrar kıyafet dolabına doğru ilerledi hızlı adımlar ile. Bir yandan kıyafetini seçerken diğer yandan Demir'e cevap veriyordu.

Kalın fakat şefkat dolu, en büyük ozanları, sanatçıları anımsatan sesi ile konuşan sevgilimi dinlerken önümdeki valize son parça eşyalarımızı dolduruyordum.

Giydiği kısa bir asker şortu ve üzerinde ki siyah tişört ile çıktı odasından ve yanımda doğru geldi. Eğildiğim yerin hemen karşısında eğilerek kan kırmızısı valizin yanında kalan bir kaç parça kıyafeti katlayarak valize yerleştirmeye başladı.

"Aşkım, eğer Antalya'yı beğenmediysen tekrar Dubai'ye gidebiliriz." dedi birden elindeki yeşil şortumu katlarken. Olumsuz şekilde kaşlarımı kaldırdıktan hemen sonra dudaklarımı araladım ve hiç bir öneminin olmadığını belirttiğimde bana bakarak gülümsedi.

Götüreceğimiz eşyaların tamamını yerleştirdiğimiz an ben ayağa kalkarak üstümde ki çiçekli salaş elbiseyi düzelttirken Doğan önünde ki valizin fermuarını kapatıyordu. Bir kaç saniye sonra ayağa kalkarak arkama geçtiğinde aynada ki görüntüsünü izledim. Ellerini karnımın üzerinde birleştirerek baş parmakları ile okşamaya başladı. Bir kaç adım geri giderken beni bırakmadığı için ben de geri adım attım.

Yatağa oturarak beni kendisine çevirdi karnıma baktı. Kafasını yaklaştırarak bir öpücük bıraktı. Hemen sonra kafasını çevirerek kulağını dayadı göbeğime. Bunu neden yapmıştı bilmiyorum. Fakat o kadar çok hoşuma gitmişti ki, kalp atışlarım adeta şu an iki katıydı. "Duyuyor mudur bizi?" diye sorduğunda omuz silktim. "Bilmiyorum. Çok küçük bence henüz..." dediğimde benden ayrılarak kafasını gözlerime doğru kaldırarak bana baktı. Hemen sonra siyah sakallarının etrafını süslediği, kuru dudaklarını ıslattı diliyle ve konuşmaya başladı.

Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin