Up uzun bir bölüm sizi bekliyor. Benden söylemesi...
Babam bir süre önüne bakarak herkesin içine bir şüphe düşürdü. Sessiz kalmasından korkumu kimseye belli etmeden bakışlarımı Doğan'a çevirdim.
Elimde olmadan gülümsedim. Benim şüpheli bakışlarımın aynısı ondada mevcuttu. Babama doğru bakıyordu. Ona baktığımı fark etmemişti. Gözlerini kırptı. Onu her izlediğimde büyülenmiş gibi kaldığımı Yasemin beni dürtünce anladım.
Bakışlarımı tekrar babama çevirdiğim an olumlu şekilde kafasını salladı. Ardından kafasını Doğan'a hemen sonra bana çevirdi.
"Madem seviyor gençlerimiz birbirlerini, bize pek bir laf düşmez. Hayırlı uğurlu olsun" dediği an hepimiz rahatlamıştık. Doğan ayağa kalktığı an bende ayağa kalkarak her iki tarafında büyüklerinin ellerinden öptük.
Doğan'la karşı karşıya geldiğimiz an ikimizin de yüzü aynı anda güldü. Kollarını açarak bana sarıldı. Kendimi ona biraz daha yaklaştırmak amacıyla bir adım atarak bende ona sarıldım.
Ayrıldığımızda Yasemin'in bize doğru gelerek "hep mutlu olun olur mu? Üzme kızımızı damat bey" diyerek bana sarıldı. Ardından Doğan'a sarıldı. Melis'te eksik kalmadan "hep mutlu olun, üzme abimi deli kız" dediği an "aa sattı beni" diyerek ona sarıldım. Hemen sonra oda tıpkı Yasemin gibi abisine sarıldı.
Babamın dolu gözlerini gördüğüm an içimde ki buruk duygunun haddi hesabı yoktu. Kırgın bir gülümseme ile ona sarıldım. "Büyüttüm besledim komşu oğluna gittin iyi mi?" diyerek dalga geçen babamdan ayrılarak "ya baba ama" dediğim an şaka yaptığını belirtti.
Doğan'ın manevi babasının konuşması ile hepimiz kafamızı ona çevirdik. "E hadi takalım şu yüzükleri" dediği an elinde ki nişan tepsisi ile bize yaklaşan Melis'i izledim.
Kısa süre önce hayatımıza girip öz kardeşimiz gibi değer kazanmıştı. Benim nişan elbisemi aldığımız an kendine almış olduğu gece mavisi elbisesinin içinde bir peri kızı gibi duruyordu.
Elinde ki aynalı tepsi ile bize yaklaşıyordu. Tepsiyi tam olarak gördüğümde oval aynanın etrafında ki süs kırmızı inciler tepsinin sol tarafında ki güller, yüzüklerin üzerinde olduğu kalpli ayna ile mükemmel bir nişan tepsisi gördüğümde resmen gözlerim kamaşmıştı.
Babamın yüzüklerin küçüğünü alıp parmağıma takması ile kendimi ağlamamak için zor tuttum. Doğan'ında parmağına yüzük takıldığı an gözlerimin içine bakarak gülümsedi.
Kurdele kesildiği an dayanamadan sözlüme bir kez daha sarıldım. Sarılmama karşılık vererek kimsenin duymayacağı şekilde "sözüm var, bir ömür senin ile yaşlammaya" diyerek benden ayrıldı.
"Doğan oğlum bizim uçağımız var malum üç saat sonra kalkalım artık" diyen babasına doğru bakarak "tamam siz hazırlanın biz Sude'yle biraz konuşalım geliyoruz" diyerek elini elimi kenetleyerek mutfağa doğru yürüdü.
Arkamızdan gelen Yasemin ve Melis ile mutfağa vardığımızda Doğan bir sandalye çekerek Melis'e doğru bakarak "canım bir bardak su versene bu ablan olacak iki manyak öldürüyordu beni neredeyse" diyerek bakışlarını bana çevirdi.
"Ayağında ki ayakkabı Louboutins'mi senin?" diye sorduğunda bakışlarımı Yasemin'e çevirerek güldüm. "Oo Doğan bey Louboutins markasınıda biliyoruz" dediğimde göğsünü gere gere "tabi kızım ne sandın" diyerek Melis'in eline verdiği suyu kafasına dikerek teşekkür etti kardeşimiz yerine koyduğu küçük cadımıza.
"Sahte aşkım, gerçek değiller. Öyle bir ayakkabıya verecek kadar para mı var bende?" diye sorduğum an "cıks. Hiç yakışmadı bu koskoca Doğan Türkmen'in nişanlısına" diyerek kendini beğenmiş tavırları yüzünden Melis devreye girerek "abi kendini fazla yukarıda görüyorsun" diyerek gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...