Telefonu kapattığında sinirden direksiyonu sıkan Doğan'a sadece bakmakla yetiniyorduk.
O ise boş gözleri ile karşısına bakıyordu. Fakat aklının bakışları kadar boş olmadığını biliyordum. Kim bilir neler düşünüyordu.
"Abi" diye söze giren Melis'e cevap vermedi. Melis ise pes etmeyerek ikinci bir kez "abi, belki düşündüğün gibi değildir..." dediğinde Doğan bakışlarını kaldırarak dikiz aynasından Melis'e baktı.
Derin bir nefes alarak olumlu şekilde kafa sallayarak "umarım öyledir cadı" diyerek park ettiği yerden hızla çıkarak yola dikkat ederek bu sefer gaza yüklenmeden sakin bir şekilde sürmeye çalıştığının farkındaydım.
Kafasını bana çevirerek "beni izlemekten ne zaman vazgeçeceksin?" diye sordu yüzünde ki o mükemmel gülüş ile.
Bende ona gülümseyerek "tamam ya bakmıyorum" dediğimde aptal bir sırıtış ile cevap verdi.
"Ben Alperen'i sonrada öldürürüm. Şu nişan işini halledelim. Ne almamız lazım şimdi?" diye sordu.
"Bilmiyorum ki. İnternetten bir bakayım mı?" diye sorduğumda iyi olur canım demesi ile cebinde ki telefonu çıkararak bana verdi.
"İnternetini bitirme sen bak şuradan görkemli bir nişan töreni için neler gerekli neler lazımmış"
"Görkemli?" diye sorduğumda o klişe hareketini yaparak tek kaşını kaldırdı.
"Kolay mı Doğan Türkmen'le evlenmek?" diye sorduğunda gülerek elinde ki telefonu aldım ve "kendini beğenmiş ham maddesi odun olan gıcık şey seni" dediğimde "ben de sana aşığım güzelim" dedi.
Elimde ki telefonla hızla bir araştırma yaparak çoğu internet sitesinin linkini notlara kaydettim.
Alışveriş merkezinin önüne vardığımızda arabadan inmem ile "ya çok soğuk" demem bir oldu.
"Kış geldi hatun. Mart ayı diye öyle açık saçık giyinirsen böyle donarsın işte" diyen Doğan'a doğru baktığımda yüzünde ki o pis gülümseme yüzünden elimde ki çantayı ona doğru fırlattım. Çanta mı yakalayıp içinde ne var ne yok diye karıştırmasını beklemediğim için bir şok daha yaşamıştım.
"Ooo Sude hanım, çantanızda fotoğrafımı taşıyorsunuz?" diye sorduğunda yüzümün kızardığına emindim.
Kendimi bozuntuya vermeden "senin şu an üşüyorum diye bana ceketini montunu vermen lazım ama öküzlük etme istersen?" diye sorduğumda çantamı bana doğru uzatarak "banane kızım ben mi incecik kıyafetle dışarı çık dedim?" diye sorduğunda ağzım açık kaldı.
"Tamam" diyerek Doğan'dan uzaklaşarak yürümeye başladığımda omuzlarımda hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi kapattım.
"Sana ben kıyar mıyım be gül kokulum?"
"Hıh. Kıyıyordun daha yeni" diyerek omuz silktim.
"Sen bir üşürsen ben bin üşürüm kadın. Sen bir üzülürsen ben bin üzülürüm. Gıcıklığına yaptığımı sende biliyorsun." dediği an söyledikleri içimi çoktan ısıtmıştı.
Doğan bir anlığına arkasına dönerek Melis'e baktı. Arkamızdan yavaş yavaş gelen kıza gülümseyerek bana bakarak "sen git biz geliyoruz" dedikten hemen sonra elini arka cebine attı. Cüzdanından kredi kartını çıkarıp elime verdikten sonra şifresini söyleyerek Melis'in yanına doğru ilerledi.
"Doğan kalsaydım?" diye sorduğumda arkasını dönerek o kalkık tek kaşı ile "tekrarlamayı sevmediğimi biliyorsun" dediğinde sesimi çıkarmadan alışveriş merkezine doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)
General Fiction"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım sırada suratında ki alay dolu gülümsemesi ile gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Geldiğin eve geri dön ufaklık." dedikten hemen so...