꧁Bölüm 47: Yalnızlık ꧂

3K 243 23
                                    

"Doğan..." diyebildim sadece ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Karşı taraftan gelen adamın sesi endişeli ve korku doluydu. Sorduğu hiç bir soruya cevap verebilecek değildim.

Hemen sonra karşıdan ses kesildi. Telefonumu kulağımdan çekerek ekrana baktığım an Doğan'ın aramayı kapattığını gördüm. Gözlerimi zorlayan o göz yaşları gözlerimi terk etmişti. Sıcak damlalar yüzümden aşağı akarken zorlukla kendimi koltuğa bıraktım. En çok güvendiğim kişiydi o. Bir an ağlamama rağmen yüzümde oluşan tebessümün tek nedeni aklıma gelen güzel anılarımızdı. Bana ettiği evlenme teklifinden düğünümüze kadar her şey mükemmeldi. O tüm güzel anlar bir şerit gibi gözlerimin önünden hızlıca geçti.

Karnıma giren sancılardan dolayı oturduğum yere uzandım ve boş boş tavanı izledim. Nerede veya kim hata yapmıştı bilmiyorum. Beni sevdiğine inandığım her insan gibi Doğan'da bana sırtını dönmüştü. Sevdiğim adamın bir başka kadınla yemeğe gitmesi dahi içimde ki bu yangına kömür atarken beni aldatmasını düşünmek bile istemiyordum. Zeytin gözlümü bir başka kadınla düşünmek dahi beni öldürmek için binlerce nedendi. Göz yaşlarımın içine boğulurken gelen anahtar sesi ile doğruldum. Yavaşça ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldim.

Ve o karşımdaydı. Telefonda duyduğum sözlerinde ki duyguları gözlerine yansımıştı. Büyük bir merak, endişe ve korku ile beni izliyordu. Elinde ki anahtarı ve kırmızı bir kutuyu kapının hemen yanında ki ayakkabılığın üzerine bırakarak kapıyı arkasından kapattı ve bana doğru iki adım atarak yüzümü iki elinin arasına aldı. Baş parmakları ile önce göz yaşlarımı sildi. Sağ elini saçlarımın arasına daldırarak kafamı omzuna doğru yaklaştırarak bana sarıldı. Sabah ki ilgisizliği ile şu an olan davranışlarını çözmeye çalışsamda arada ki fark Everest dağı kadardı. Gördüğüm o iğrenç rüya aklıma geldiği an, saçlarımda olan o elin bir başka kadına dokunabileceği ihtimali aklıma geldikçe midem bulanıyordu.

Doğan'ın göğsüne elimi koyarak onu sert bir hamle kendimden uzaklaştırarak üst kata yatak odasına çıktığım an arkamdan gelmesine ve karnımdan dolayı koşamama lanet ettim. Odaya ondan önce vardığım an kapıyı kilitlemek için hamle yaptığım an ayağını kapı aralığına koyarak isteğimi engelledi. O an tekrar gözlerimden tekrar yaşlar döküldü. Fakat bu sefer ki neden farklıydı. Çaresizliğim için ağlıyordum. Kapıya yaskanarak ellerim ile yaşlarımı sildim. Doğan diğer taraftan kapıyı zorladığı an onun gücüne dayanamadığım için kazanan taraf o olmuştu. Yapabildiğim tek şey çığlıklar içinde ağlamaktı. Karşımda ki adamı görmemek için ellerimi yüzüme kapattım sadece.

O ise bunun karşılığında o büyük ve buz gibi elleri ile bileklerimi tutarak ellerimi yüzümden çıktı. "Sude..." dediği an yüzüne bakmamak için kendim ile savaşıyordum. Kalbimi dinlesem şu an Doğan'ın kollarında sakinleştiriliyor olurdum. Fakat mantığım tam tersiydi. Ona direnmek hakkımı aramak şu an istediğim tek şeydi.

Adımı defalarca kez bağıran adamı dinlemek yerine göz yaşlarım süzülürken tek direncim tuttuğu bileklerimi ondan kurtarmaya çalışıyordum. Yutkunduğum an Doğan bağırabilceği en yüksek ses tonunda "Sude yeter!" diye bağırdı. Durdum. Sustum. Sadece o bir zamanlar bana aşk ile bakan gözlere baktım. Şu an öfke ve kine bürünmüş o gözlerine baktım. "Sude'm..." dedi bu sefer daha sakince.

Olumsuz şekilde kafamı salladım sadece. Bedenen titrememe ruhen yanmama rağmen duruşumu bozmadım. Karşımda ki adamın gözlerine bakmaya devam ederek ağzımdan o kelimeler döküldü. "Git Doğan... Bu saatten sonra durma benim yanımda Banu'ya git sen..."

Kaşları çatık bir şekilde anlamamış gibi bana bakıyordu. "Ne Banusu?" diye sorduğu an cevap vermek yerine yatak odasının kapısına doğru yöneldim. Kolumdan tutarak beni kendine çeken Doğan'ın hareketi karşısında öylece kalakaldım. "Sen ne saçmalıyorsun?" diye sordu. Ağzımdan çıkan tek söz "Bırak beni." oldu.

Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin