Kavuşma

118 3 0
                                    

Bu bölümümü çoğu zaman tripcan olarak tanımladığım, satıcı(!) arkadaşım tunaya ithaf ediyorum :)

Eve gittiğimde sadece Hasan Amca, Hatice Teyze ve Yelda vardı.

" Nasıl da özlemişim sizleri " diye sarıldım.

" Bizde seni canım kızım."

" Ee Metin Abi nerede?"

" Çarşıdan alıncaklar vardı ona gitti. Nimet'te daha işte."

" Sİzin hediyelerini önceden vereyim o zaman."

" Canımm ne gerek vardı her geldiğinde olmuyor böyle."

" Olur mu öyle şey. Hadi açın bakalım."

Hatice Teyze'ye güzel bir eşarp, Hasan Amca'ya gömlek, Yelda' ya ise pembe, cici bir ayakkabı almıştım.

" Kızım neden zahmet ediyorsun. Çok para harcamışsın. Sağol"

" Güle güle kullanın. Ben çalışmaya başladım Hatice Teyze."

" Nee kızım sana para ihtiyacın olduğunda bize söyle demedik mi?"

" Sağolun siz de gönderiyorsunuz ama daha fazla yük olmak istemem."

" Bir daha duymayayım bunları. Dönünce derhal bırak o işi."

Allah'tan o an Metin Abi içeri girdi de bu konu kapandı.

" Aa Niran hoşgeldin"

" Hoşbulduk Metin Abiciğim " diye koşup sarıldım."

" Ne çok özlemişim. İyi gördüm seni. Al Metin Abiciğim, bu da senin."

" Ne zahmet ettin güzelim. Çok teşekkür ederim. Ablamda birazdan gelir. Seni gördüğüne çok sevinecek."

Biz çay demlemiş, bir şeyler yerken Nimet Abla'da elinde poşetlerle içeri girdi."

" Nirancığım"

" Ablacığım nihayet."

" Oyy ne de çok özlemişim kızımı" dedi ve sıkı sıkı sarıldık. Nimet Abla'yı o kadar çok seviyordum ki Simge'den sonra diğer bir sırdaşımda o'ydu.

" Üstümü değiştirip geliyorum. Siz devam edin."

Nimet Abla geldiğinde ona da çay koyduk, hasret giderirken,

" Ee Burdur'a ne zaman gidiyosun bakalım?" dedi.

" Burdur mu? Ne Burdur'u?"

Bilmediğimi anlayınca sanki ortalık karıştırmak istercesine Hatice Teyze atladı. " Erzurum'dan Burdur'a çıktı tayini. Artık bize yakın sayılır." dedi. İyiydi hoştu ama bu huylarından hiç hazetmiyordum.

" Hayır bilmiyordum. Bir tayin meselesinden bahsetmişti ama bu kadar çabuk gelişeceğini tahmin etmemiştim. Daha iyi işte yakınlaşmışsınız. Rahat gidip gelirsiniz." dedim bozuntuya vermezcesine ama ne yalan söyleyeyim üzülmüştüm bu duruma. Neden bana söylememişti ki?

" Ben arayıp haber vereyim merak ediyordu. Hem sorarım şu işi" dedim ve odama gittim.

" Aloo" Ses gelmiyordu.

" Alooo" diye tekrarladım.

" Efendim" dedi bir ses ama bir dakika bu bir bayan sesiydi. Duyduğum an dondum kaldım. Telefondaki kadın kimi aramıştınız, alo diye söyenip duruyordu. Direk yüzüne kapattım. Bir süre yatağımın üstünde oturdum. O an Nimet Abla içeri girdi.

" Hadi kızım yarım saattir burdasın." Cevap vermıyordum, veremiyordum.

" Yüzün bembeyaz olmuş. Hasta mısın yoksa" dedi telaşlı bir sesle.

" Abla telefonu bir kadın açtı."

" Neee" diye bir çığlık attı.

" Şşş sessiz ol."

" Sen de üzüldün öyle mi?"

" Ya hayır abla yani onu abi gibi görmeye çalışıyorum biliyosun başka türlüsü olamaz. Ama tuhafıma gitti bunca yıl sonra ne bileyim hem zaten benim.."

" Evet senin?" Gözlerinin içi parlamıştı.

" Aman boşver. Aman haa sakın kimseye bahsetme."

" Merak etme sen. Ama şu delikanlının kim olduğunu öğrenene kadar seni rahat bırakmam."

" Aman abla ya ne delikanlısı"

" Hadi hadi.." dedi ve gıdıklamaya başladı. Katıla katıla gülüyordum arada yapma sesleri çıkıyor ben de onu yatırmış gıdıklıyor, öpüyordum. Seslerimizi duyan Hasan Amca içeri girdi. O halimizi görünce,

" Aa Nimet, hadi bunu anladım da sen koca kadınsın, utanmıyor musun?"

" Off Hasan Amca eğleniyoruz şurda yaşla ne alakası var sen de ?"

" Gel baba seni de gıdıklayalım isterse bak bakalım yaşla alakası varmıymış" dedi gülerek.

" Hadi be ordan deliler yemek hazır"

İSİMSİZ MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin