Niran 3 gündür hiç bu kadar enerjik uyanmamıştı bu sabaha anlaşılan o ki akşam ki sohbetten tat almıştı ki sabah kahvaltı masasın da ilk soruyu o sordu.
" Bu arada kaç yaşındasın?"
" 23 sen?" Niran'ın bu cevabı duyunca afallamıştı. Kendisinden 8 yaş büyük biriyle aynı evde mi kalıyordu?
" Daha dün 15 oldum"
" Aa neden doğum günün olduğunu söylemedin sana ufak bir pasta alır yeni yaşını kutlardık"
" Neden söyleyeyim ki? hem benim kutlama yapacak bir halim mi var sence?
" Kendine haksızlık etme. Neden başına gelenlerden bahsetmeyi denemiyorsun? Eminim ki bu seni rahatlatayacaktır. Hem sen benim hakkımda bazı şeyleri öğrendin ama ben senin hakkında ismin haricinde başka hiç bir bilgiye sahip değilim sence bu haksızlık değil mi?"
Delikanlı böyle diyince Niran tebessüm etti. Ona güvenmek istiyordu.
" Peki sor o zaman neyi merak ediyorsun?"
" Buraya nasıl düştüğünden başlayabilirsin mesela"
" Aslen Afyonluyuz ama ben İstanbul'da doğup büyüdüm."
"Ooo İstanbullusun demek :) Peki şu yurt olayı? Yani neden böyle oldu?"
Niran derin bir iç çekti. " Babam beni buraya bıraktı. Annemle babam ayrıldıktan sonra babam 2. evliliğini yaptı tahmin etmek zor değil ki hanfendiyle anlaşamadık ve ben de kendimi çok zaman geçmeden Afyon'da buldum. Babam ücreti ödemeyincede kapının önünde"
" Aman Allah'ım insan kendi evladını göz göre göre nasıl sokakta bırakır. Peki ya annen?" dedi heyecanla.
" Boşandıktan sonra kızkardeşimle birlikte anneannemlerin yanına gitti. Zaten her zaman babam ona göre baskındı. Annem pasif, saf bir insandı. Boşandıktan sonra da gördüğüm sayılıdır. Kim bilir şu an ne haldedir tabii haberi varsa!"
" Kız kardeşin mi? kardeşin de mi var?"
" Evet 12 yaşında. Adı Çiğdem. Anneme çok düşkün olduğu için bırakamadı. En çokta onu özlüyor, merak ediyorum. Şimdi kimbilir napıyordur küçüğüm" dedi hüzünle. " Biraz da sen bahsetsene"
" Dediğim gibi annem yok babam ise hastaneden emekli, ablamda bir şirkette sekreterlik yapıyor. Erkek kardeşim ise çalışmıyor daha doğrusu çalışamıyor"
" Aa neden?"
" Yani nasıl desem aslın.." Niran bu sorunun cevabını alamadan kapı çaldı. Gülüşme sesleri geliyordu. Anlaşılan o ki delikanlı bu misafirden oldukça memnundu. Niran bu düşüncelere dalmışken genç, bir kızla salona girdi.
" Gel canım seni Niran'la tanıştırayım"
" Niran bak bu benim iş yerinden arkadaşım Melisa. Birlikte ingilizce okutmanlığı ve rehberlik yapıyoruz."
Niran şaşkına dönmüştü. Bu arkadaşta nereden çıkmıştı. Hele de bu tanıştırma işi. Niran, samimiyetsizce kalkıp elini sıktı. Uzun boylu, siyah saçlı, siyah gözlü bir bayan duruyordu karşısında.
Niran, " Tanıştığımıza memnun oldum" dedi.
Melisa, " Ben de tatlım" dedi aşağılayıcı bir tavırla.
" Ben sizi yalnız bırakayım."
Genç adam atıldı. " Hayır Niran'cım nereye gidiyorsun otursana bizimle"
" Teşekkürler ama yapacak işlerim var." Neee yapacak işlerimi var? Bir başkasının evinde yapacak ne işi olabilirdi ki? Yalan söylemeyi hiç beceremiyordu. Sıkıysa bu kızdan hiç hoşlanmadım oturmak istemiyorum deseydi ya. Gülümseyerek yerinden kalktı. Konuşmanın en can alıcı noktasında nereden de çıktı bu kız diye söylene söylene odasına gitti.