Bacaklarımı uzatmış, televizyonun karşısında meyve yerken kapı çaldı. Bülent kapıyı açmaya gitti. Konuşulanları duyamıyordum.
" Niran bir misafirin var." dedi tutuk bir sesle.
Kafamı kaldırdığımda adeta bir şok etkisi yarattı.
" Ye.. Yenge" dedim kekeleyerek.
" Niran" dedi ağlayarak.
" Yenge inanamıyorum beni nasıl buldun?" diye sarıldım.
" Yıllardır sizlerden gelecek bir haberin umuduyla yaşadım ben. Her gece dua ettim beni merak edip arasınlar diye."
" Güzel kızım benim.. Seni hep çok merak ettim ama o domuz amcan hep engel oldu."
" Hala aynı desene.."
" Biz boşandık Niran."
" Nee?"
" Yine aldattı beni Niran ama bu seferkine göz yumamadım ve çocukları alıp terkettim onu."
" Çocuklarımı? Çocuğunuz oldu mu yenge?"
" Evet iki tane. Asya ve Arda. Biri 10 yaşında diğeri 7."
" Benimde olacak bir tane yenge"
" Canım çok sevindim." dedi karnımı okşayıp hafif ağlamsayarak.
" Nasıl buldun beni yenge?"
" Geçen hafta hastaneye gitmiştim. Niran adını görünce araştırmak istedim. Sanki bir şey beni dürttü. İnternetten Niran Karakoç ismini arayınca hastanin sitesinde fotoğrafını gördüm. Bakışların hiç değişmemiş. Hastaneden adresini aldım ve ancak gelebildim."
" İyi ki geldin yengeciğim iyi ki.. Buna o kadar ihtiyacım vardı ki.." dedim ağlayarak.
" Babanlar.."
" Sus yenge sus. Bana sakın onlar hakkında tek bir kelime etme. Yokluklarına alışmak çok zor oldu ama başardım. Anlatıp yeniden canladırma onları kafamda" dedim kendimden emin bir sesle.
" Özlemedin mi?" dedi ağlayarak.
" Hayır, hayır asla. Unuttum diyorum yenge unuttum" diye bağırdım ve devam ettim.
" Hem.. Hem onlarda merak etselerdi beni mutlaka arar bulurlardı. Hadi babamı anladım da annem.. Annem yenge ya benim annem.."
Susuyordu.
" Ben gidiyorum Niran."
" Ne? Neden?"
" Amcan bana burda rahat vermiyor. Boşansakta olmuyor. Anneme gittikten sonra çocukları geri aldı göstermiyor. Annemlerle taşınacağız burdan."
" Çok bile dayandın yenge o lanet olası aileye. Sana numaramı vereyim." dedim ve sarılarak vedalaştık. Hep Nimet Abla'lardan ayrılırken ağlardım ama bu sefer.. Bu seferde kendime inanamıyordum. Onları tamamen aklımdan çıkarmıştım derken yengemi bile görünce ağlamaktan helak olmuştum. Peki ya annemi babamı görsem nolurdu? ya Çiğdem.. Çiğdem?
" Ağlama artık bak bebeğe zarar vereceksin" dedi Bülent.
" Bülent inanamıyorum. Hala inanamıyorum. Nerdeyse 15 yıla yaklaştı onları görmeyeli. Böyle bir anda.."
" Onlar senin ailen Niran. Sen ne kadar unuttum desende ailen.."
" Çiğdem" dedim ağlayarak, "Çiğdem napıyor?"
" Onu aramayı hiç düşünmedin mi? İstesek bulabiliriz"
" Yapamam Bülent yapamam. Buna hazır değilim." diye hüngür hüngür ağlıyordum.
" Tamam sakin ol sen nasıl istersen. Hadi kalk yatalım. Dinlen biraz."
Kafamı yastığa koymuştum ama uyumak ne mümkün. Gözlerimi kapattığım an eskiler canlanıyordu. Yengem bende bu etkiyi bırakmıştı. Yengemi gerçekten çok seviyordum. Eskidende çok iyi anlaşıyorduk. Yıllarca çocukları olmadığı için bize gözü gibi bakardı. Şimdi.. Şimdi ise onların aileleri de parçalanmış. Yıllarca çocuğu olmadığı için çocuk hasreti çekmişti. Şimdi çocuğu vardı ama domuz amcam ona yine hasret çektiriyordu. O aileden bir yanda git gide nefret ediyordum. Bir yandan da özlemden çok merak duyuyordum. Ne yapıyorlardı acaba şimdi? Dedemler.. Dedemler hala hayattmıydı? Onlarda mı merak etmemişti beni? Aklımda bu sorular cevap bulamazken onlarla nasıl yüzyüze gelir, affederdim. Bu imkansızdı...